“Narin cinayeti yurt çapında bir infial yarattı” cümlesini kurmak isterdim ama kuramayacağım. Zira ortada bir infial falan göremiyorum.
Evet, Narin’in cansız bedeni bulununcaya kadar sosyal medya üzerinden bir infial yaşandı. Yediden yetmişe herkes “Narin bulunsun”, “Narin nerede” gibi “etiketler” açarak konuyu gündemde tuttu.
Narin’i bulması gereken kolluk kuvvetleri, savcılar, hakimler bu baskı karşısında aramalardan geri durmadı, hatta seferber oldu.
Sonunda da Narin’in cansız bedeni bulundu.
★★★
Bulundu da ne oldu?
Narin’in 19 gün boyunca 15-20 kiloluk taşların altında ve bir su birikintisi içinde çürümüş küçük bedeni bir de otopside lime lime edildi. Sonra da bir kefene sarılarak küçük bir mezara konuldu.
Cenaze sırasında birileri utanmadan “cenaze pozu” verip sosyal medyasında paylaştı.
Başka birileri, tabutunun üzerine duvak, mezarın üzerine gelinlik ile peluş oyuncaklar koyarak büyük bir vahşeti “romantik” bir dokunuşla yumuşatmaya çalıştı.
Başka birileri ortalığa yalan yanlış bir sürü senaryo salarak gerçeğin senaryolar arasında kaybolup gitmesine neden oldu.
Yetkililer ise bilinen klişeleri tekrarlayıp durdu:
“Soruşturma titizlikle devam ediyor. Katiller bulunacak, olay aydınlatılacak cak cak cak cak...”
★★★
Narin’in bedeni bulunduktan sonra ortaya çıkıp “Amcası para teklif etti cenazeyi ben sakladım” deyiveren “İtirafçı Nevzat” da ortalığı bulandıran, gerçeğin senaryolar arasında kaybolması için çabalayanlardan biri.
- Farkında mısınız bilmiyorum ama bu “itirafıyla” Narin’in cinayet zanlısı olarak tutuklanan amcası Salih Güran’ı “katil” mertebesinden “cesedi saklayanlardan biri” mertebesine........