Helal olsun Hâkim Bey!

Okullardaki aşı günlerini anımsar mısınız?

Zemin katında bir sınıf aşı için tahsis edilir, hemşireler o sınıfta uzunca bir tezgâh açardı. Bir tarafta çinko kaplamalı dikdörtgen şeklindeki beyaz emaye bir kapta iğne ve uçları kaynatılır, diğer tarafa aşı dolu küçük cam şişeler dizilirdi.

Öğrenciler o sınıfın kapısının önünde kurbanlık koyun gibi sıraya girer, kendilerine söylenen kolu omuza kadar sıyırır ve beklerdi.

Öğretmenler, çocuklar kaçmasın diye pür dikkat kuyruğun başına dikilirdi.

İçeriden çıkan bazı çocuklar güç gösterisi yapardı.

Bazı çocuklar ise iğne yerini tutup ağlaya ağlaya ayrılırdı olay yerinden.

★★★

İşte ben Maymun Çiçeği tartışmalarından yola çıkarak, bugün sizden 45 yıl önceye gitmenizi, Kars sokaklarında, korkup aşı kuyruğundan kaçan bazı çocukların peşine takılmanızı isteyecektim.

Başları eğlenceli, ancak sonu bir o kadar da düşündürücü ve trajik olan bir aşı hikayesi anlatacaktım.

Ancak önüme Kars’tan gelen bir mesaj beni bundan alıkoydu.

Mesajı gönderen Prof. Barlas Sülü’ydü.

Mesajda Kars Türk Tabipler Birliği Şubesi’nin açıklaması ve bir mahkeme kararı vardı.

Kararda anlatılanlara göre, K.S ve S.S. isimli ebeveynler, Z.A. ismini verdikleri bebeklerinin topuğundan kan alınmasına izin vermemiş.

Kars İl Sağlık........

© Sözcü