Oyun içinde oyun
Yeni açılım politikasının gidişatı hakkında hemen bir yargıya varmak doğru olmaz ama yol kazaları erken başladı.
Nasıl devam eder bilmek mümkün değil ama yeni deneme daha büyük çelişkileri bünyesinde barındırıyor:
Birincisi, AKP’nin ümmetçi yaklaşımıyla MHP’nin milliyetçi yaklaşımı böylesine büyük bir dönüşümü sürdürmeye uygun değil.
Bahçeli’nin Öcalan’ı TBMM bünyesinde konuşmaya davet etmesi Erdoğan tarafından takdirle karşılansa da aralarında nihai hedef konusunda tam bir mutabakat olduğu kesin olarak ileri sürülemez. Nitekim Bahçeli’nin konuşmasından Erdoğan’ın haberdar olmadığını savlayan görüşlere tam itibar edilmese de aralarında yola çıkış maksadı açısından tam bir mutabakat olmadığı sezgisel olarak savunulabilir. Erdoğan her ne kadar çeşitli mecburiyetler nedeniyle milliyetçi bir çizgiye doğru yaklaşsa da özü itibariyle ümmetçidir ve bundan vazgeçtiği söylenemez. Onun ideolojik yol haritası bu topraklarda yaşayan herkesi İslam kimliği paydasında ortaklaştırmayı dikte etmektedir. Tabii buna gücü yetmemektedir. Ama arayışı sürmektedir. Bu görüşü Türk milletine kabul ettiremeyeceğini anlayınca sosyolojik yapıyı buna elverişli kılabilmek amacıyla ülkenin kapısını Ortadoğululara açmıştır. Hemen olmasa bile zamanla şu düşünce meşrulaştırılacaktır: “Ülkede farklı etnik kökenden olanlar var, bunlara yenileri eklendi ve sayıları arttı, Türk kimliği herkesi kapsamaktan uzaktır. O halde bizi birleştiren ortak kimlik Müslümanlıktır.” Bu bakış açısı bir taşla iki kuş vurmaya elverişlidir: Üniter yapıdaki cumhuriyetin Türk ve laik vasıflarını ortadan bütünüyle kaldırmak.
Buna Bahçeli evet dese bile tabanından destek bulması pek mümkün değildir. Bunu Bahçeli bilmiyor olabilir mi? Pek mümkün görünmüyor. Peki, Erdoğan bu durumun farkında değil mi? O da pek mümkün görünmüyor. O halde ortakların nihai hedef konusunda uzlaştıklarını varsayılamaz ve işin içindeki bit yeniği aranmaya değer. Bu da bizi gerçek amacın iktidarı sürdürme arayışı olduğu sonucuna götürmektedir. Yani Cumhur İttifakı oyalama muharebesi yapmakta ve ekonomik krizin halk üzerindeki etkisini hafifletinceye kadar zaman kazanmaya çalışmaktadır.
İkincisi, yeni açılım iddiasının çapı yereli aşıyor ve bölgesel boyutta. Yönetimi ise daha zor. Ortaya konulan büyük projeye göre, sadece Türkiye’nin Kürtleri değil aynı zamanda Suriye, Irak ve İran vatandaşı olan Kürtler de emperyalizmin pençesinden kurtarılacak! Ortada bunun nasıl yapılacağı yok.
Emperyalizmin bölge Kürtlerini I. Dünya Savaşı sonrasında yeni kurulan........
© Sözcü
visit website