Yabancı Sermayenin Sessiz Kuşatması, Ekonomiyi Değil, Toplumu Teslim Alıyor |
Tam da John Perkins’nın “Bir Ekonomik Tetikçinin itirafları” kitabında anlattığı gibi yabancı sermaye yalnızca yatırım getirmiyor, aynı zamanda ekonomiyi, kurumları, hatta toplumun davranış kalıplarını dönüştürüyor.
Ve bu dönüşüm, çoğu zaman bir kalkınma hikâyesi değil, bağımlılık ve yoksullaşma üzerine kurulu bir hikâye oluyor.
Stratejik Sektörlerdeki Yabancı Hâkimiyeti, Bir Tesadüf Değil, Bir Model
TÜİK’in 2023 verileri yabancı kontrollü girişim sayısının sınırlı olduğunu söylese de, asıl kritik nokta bu şirketlerin hangi sektörlerde yer aldığıdır.
Bugün Türkiye’de;
• Tütün imalatının ’si,
• Finans ve sigortanın neredeyse yarısı,
• Enerji, lojistik, e-ticaret ve dijital hizmetlerin çok büyük bölümü
yabancı merkezlerden yönetiliyor.
Bu ne demek?
Bu, o sektörlerin kâr politikalarının, fiyatlama stratejilerinin, yatırım kararlarının ve toplumsal etkilerinin Türkiye’de değil, başka ülkelerde belirlendiği anlamına geliyor.
Bu tabloyu, “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” nda anlatıldığı gibi düşünülebilir.
Yabancı sermaye önce gelir, yatırım yapar, sonra yerel pazarın damarlarına kadar girer ve sonunda ülkeyi kendi ihtiyacına göre şekillendirir.
O noktada artık mesele “ekonomi büyüyor mu?” değildir.
Mesele şudur,
Bu büyüme kimin büyümesidir?
Yatırım mı, Açık Pazar mı?
Yabancı sermaye Türkiye’ye sadece yatırım yapmıyor; aynı zamanda ülkeyi açık pazar haline getiriyor.
Özellikle stratejik sektörlerde yabancı hâkimiyeti arttıkça, yerli üreticiler rekabet edemez hale geliyor,
• En değerli şirketleri satın alıyor,
• Bu şirketler kendi tekelini tehdit ediyor ise faaliyetlerini sonlandırıyor,
• İş gücü düşük ücret........