ÖĞRETMENE EL KALKMAZ, ELİ ÖPÜLÜR |
Eğitim tarihinin en anlamlı hikâyelerinden biri, bize bir öğretmenin sadece ders anlatan kişi olmadığını; öğrencisinin onurunu, karakterini ve geleceğini şekillendiren bir rehber olduğunu gösterir.
Genç bir adamın yıllar sonra eski öğretmeniyle karşılaştığında yaşanan şu diyalog, bu gerçeğin en çarpıcı örneklerinden biridir:
Genç adam, yaşlı öğretmenine yaklaşır:
“Beni hatırlıyor musunuz?”
Öğretmen tereddütle, “Hayır…” der.
“Ben sizin eski öğrencinizim. Şimdi ben de öğretmenim.”
Yaşlı adam gülümser: “Oh, iyi… Benim gibi mi?”
Genç adamın cevabı anlamlıdır: “Evet. Aslında sizin gibi olmak için öğretmen oldum.”
Genç öğretmen, yıllar önce yaşadığı o unutulmaz olayı anlatır. Bir arkadaşının saatini çalmış, arkadaşının şikâyeti üzerine öğretmeni sınıfı bir hizaya çekmiş, gözlerini kapatarak öğrencilerinin ceplerini kontrol etmişti.
Saat genç adamın cebindeydi. Öğretmeni saati bulmuş ama hiçbir şey demeden aramaya devam etmiş, sonra da sınıfa gözlerini açmalarını söyleyip saati sahibine teslim etmişti. O gün hiçbir öğrencinin yüzü kızarmamış, hiç kimse aşağılanmamıştı. En önemlisi, yanlış yapan çocuk toplum içinde küçük düşürülmemişti.
Yıllar sonra genç adam o günü şöyle ifade eder:
“Hayatımın en utanç verici günüydü ama siz onurumu korudunuz. Bana gerçek bir öğretmenin ne olduğunu öğrettiniz.”
Yaşlı öğretmenin cevabı ise mesleğin........