Sorun yumağı: Mesleki ve teknik eğitim!
“Şimdilerde her konu, bir sorun yumağı” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, bu konu da öyle.
Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü (MTEGM), mesleki eğitimin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli vizyonuna uygun biçimde güncellenmesi ve iş gücü piyasasıyla uyumunun güçlendirilmesi amacıyla, 1-3 Aralık 2025 tarihlerinde İstanbul’da "Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi" düzenlemiş.
Bu "zirve", bir kez daha mesleki ve teknik eğitimle ilgili sorunları anımsatırken, yeni sorunları da gündeme getiriyor. Sorunların başında, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli vizyonu bağlamında, bilimsel eğitim, eğitim hakkı, kamusal eğitim ve laik eğitim gibi konuların değil de, piyasa için mesleki eğitim zirvesi yapılması geliyor.
Bu zirveye katılanlar bile, bir soruna kaynaklık ediyor. Zirveye işyeri temsilcileri, ilgili bakanlık ve kuruluşların yandaş yöneticileri, mesleki eğitimi savunan akademisyenler ve katkı sunan paydaşlar katılıyor. Konuya eleştirel yaklaşanlar ise bu tür zirvelerde pek görülmüyor. Dolayısıyla bu zirvede, kendileri çalıp kendileri oynamış oluyor.
Y. Tekin, bakanlık müsteşarlığı sırasında dini, mesleki ve açık öğretimi zorunlu eğitimin içine alarak toplumu kandırmıştı. Eğitim bakanlığı sırasında da, haftanın 1 günü okulda ders gören ve 4 günü bir iş yerinde çalışıp işverenin emeğini sömüreceği MESEM öğrencilerine lise diploması vererek de toplumu aldatmıştı. Y. Tekin bu zirvede, 20 yıl öncesinde kalmış katsayı uygulamasını kastederek, 28 Şubat sürecinin mesleki ve teknik eğitime ağır darbe vurduğunu söyleyerek de toplumu kandırmaya devam ediyor. Oysa katsayı uygulaması meslek liselilerin lehine olmuş ve geçmiş yıllara göre çok daha fazla meslek liseli yükseköğretime gitme şansına kavuşmuştu. Bakanın toplumu kandırmaya devam etmekten gocunmadığı anlaşılıyor.
Zirvede eğitim bakanı Y. Tekin’in, “liselere 2025-2026 eğitim öğretim yılında kayıt yaptıran öğrencilerin yaklaşık yüzde 43'ünün mesleki ve teknik eğitim veren okulları tercih ettiğini” açıklaması ise ülkenin geleceğiyle ilgili bir temel sorunu yansıtıyor. İş dünyasıyla yapılan projelerle ve onların desteğiyle mesleki eğitim çekici hale getiriliyor. Bakanlık sınıfta kalanları MESEM’lere gönderiyor. Bu gidişle mesleki eğitimde olan öğrenci oranının her yıl artacağı belli oluyor. Bu durum bakanlığın, ülkenin düşünsel ve sanatsal zenginliği ile doğal ve teknolojik üretimlerini artırabilecek, ülke sorunları üzerinde çalışıp çözümler üretebilecek kişileri yetiştirecek genel eğitime pek önem vermediğini gösteriyor. Bu piyasacı anlayış, ülkenin dışa bağımlılığının yaygınlaşıp pekişmesi olasılığını da artırıyor.
Bilindiği gibi zengin aileler içinde çocuğunu meslek lisesinde okutan pek bulunmuyor. AKP’li milletvekilleri içinde de çocuğunu meslek okuluna gönderenler yok gibi. Önemli sayıda çocuğun okula aç gitmesine de MESEM’lerde okuyan öğrencilerin........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden