Yüz yıl önce 3 Mart 1924 günü TBMM’de kabul edilen üçüncü devrim yasası, hilafeti kaldıran ve Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılması hükmünü getiren 431 sayılı yasadır.
Bilindiği gibi hilafet İslam dünyasında ilginç bir durumdur. H. Muhammed’in ölümünden sonra gelen 4 halife seçimle belirlenmişse de, daha sonra genellikle siyasal gücü eline geçiren halife olmuştur. Seçimle gelen dört halifeden üçü öldürüldüğü gibi, var olan halifeyi öldürüp halife olanlar da vardır. Yavuz Sultan Selim, 1517’de Mısır’ı fethinden sonra Memlük halifesi ölünce, halifeliği üstlenmiştir. Halifelik Emevilerde ve Abbasilerde olduğu gibi Osmanlıda da babadan oğula geçmeye başlamıştır. İşin özünde padişahın aynı zamanda halife olması, hiçbir işe yaramamıştır. Osmanlı, 1517’den sonra da Bağdat’a ve Yemen’e seferler düzenlemiş, İran ile hatta Mısır’a vali tayin ettiği Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile defalarca savaşmıştır. I. Dünya Savaşı’nda da Araplar Osmanlıyı her yerde arkadan vurmuştur. Halife Padişah, Kurtuluş Savaşı’na bile karşı çıkmıştır.
TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanata son verirken, ilginçtir halk egemenliği anlayışıyla bağdaşmasa da, herhalde günün koşulları gereği, son padişah Vahdettin’in halifeliğine dokunmamıştır. Vahdettin 17 Kasım 1922’de yurt dışına kaçınca, TBMM, Vahdettin’in halifeliğine son verip veliaht Abdülmecit efendiyi ‘halife’ yapmıştır.
24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin bağımsızlığı uluslararası alanda kabul edilmiştir. 29 Ekim 1923 günü, Kurtuluş Savaşı’nın ilk yılında TBMM’de kabul edilmiş olan 1921 Anayasası’nda yapılan değişiklikle halk egemenliğine dayalı olacak Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve “Türkiye Devleti’nin dini, ‘dini İslamdır’” ifadesi Anayasa’ya eklenmiştir. Mecliste yapılan seçimle Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu arada halife, siyasal güç edinme çabalarını hızlandırmış, halifenin aynı zamanda devlet reisi olmasını isteyenler de ortaya çıkınca hilafetin halk........