Neden zorunlu din eğitimi değil: Uzmanlar bildirisi

İnancı olan insanların tanrısı ile kendi arasındaki ilişkiye kimse karışamaz. Burası bizim için de bir özgürlük alanı olarak kabul edilir.

Öte yandan tarihteki din ve mezhep savaşları, dini inançların suiistimal edilmesi hep maddi çıkar kavgalarıyla ilişkili olmuştur. Sınıfsal çelişkiler, rakip çıkar grupları dinsel kisveye bürünmüş olarak tarihte karşımıza çıkar.

Günümüzde de böyle.

AKP döneminde Türkiye tarihinde görülmemiş büyüklükte bir mülk devrine tanıklık ettik. Devlete dolayısıyla halka ait olan tüm fabrikalar, madenler, limanlar, kamu işletmeleri, devlet üretme çiftlikleri ne varsa sermaye sınıfı tarafından yağmalandı.

Bu görülmedik düzeydeki yağma emekçi halkın bu topraklardaki yenilgisine işaret ediyordu. Birçok araç kullanıldı halka boyun eğdirmek için. Bunların başlıcalarından biri de dini inançların siyasi suiistimaliydi.

Bu yağma düzenine razı etmenin bir aracı olarak dini inançlar kullanıldı.

Emekçi halka ait bir toplumsal mülkün neredeyse tamamının yağmalanması Türkiye’nin bütün kimyasını değiştirdi.

“Başkanlık” adı altında bir burjuva diktatörlüğü rejimi inşa edildi.

Bütün başkanlık adaylarının halkın dini duygularını siyasete alet etmesi zorunluluk haline geldi.

Emek sömürüsü alabildiğine katlandı.

Yurt dışındaki asker ve operasyon sayısı arttı.

Ve okullarda zorunlu din eğitimi, imamların ÇEDES projesi altında okullarda görevlendirilmesi ve imam hatip okullarının her yeri kaplamasıyla Türkiye sessiz bir çocuk suistimali pandemisi yaşamaya başladı.

Yağmalanma tamamlandı büyük ölçüde ancak bunun ürünü olan ağır bir emek sömürüsüne dayalı düzenin idamesi için dinin kullanılmaya devam etmesi gerekiyordu.

Bu konuda sessiz kalan kurumların içinde akademi de vardı. Ne bir araştırma bu konuda, ne güçlü ve örgütlü bir karşı çıkış. Akademi genel boyun eğmişliğin ve yenilginin bir parçası olmuş gibiydi.

Geçenlerde yayınlanan “Uzmanlar Bildirisi” bu sessizliği yırttı.

Katolik Kilisesinin üst düzey yöneticilerinin zenginlik içinde........

© soL