menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Muhteşem Ekim: Sovyetler Birliği gezi notlarından

24 7
11.10.2025

İnanılır gibi değil, Ekim Devrimi’nin üzerinden 108 yıl geçti. Sovyetler Birliği çözüldüğünde doğan çocuklar bugün 35 yaşındalar.

Kendinden önceki insanlığın eşitliği ve özgürlüğüne adanmış devrimlere göre olağanüstü geniş çaptaydı Ekim Devrimi. Yetmiş yıla yayılan bu deneyim ismini hiç duymadığımız on milyonların emeğiyle yaratılmıştı. Bu deneyimi bütün boyutlarıyla kavrayabilmek için yüzlerce araştırmacının çalıştığı bir enstitü gerekiyor bize.

Öte yandan insanlığın geleceğine adanmış Ekim Devrimi hızla uzaklaşıyor bizden, gençler için çağdaş olmayan bu çok canlı deneyim bir kuru tarihsel olaya dönüşüyor.

Ekim Devrimi’nin 100. yılında Sovyetler Birliği’ne yapılan gezi notlarından bir seminer hazırlamıştım. Sonrasında giriştiğim kitap hazırlığını henüz tamamlayamadım. Ancak burada Sovyet kent yaşamına ilişkin birkaç anekdotu paylaşmanın gençler için yararlı olacağını düşünüyorum.

Sovyet halklarının samimi ve devrimci coşkusunun yüksek bir kültürün halka ulaşarak harmanlanmasına iyi bir örnek 1956 yılında İdil Biret’in on beş yaşındayken gerçekleştirdiği Moskova’daki konserine verilen tepkidir.

İzleyiciler o kadar coşarlar ki defalarca İdil Biret’in sahneye davet edilerek alkışlanması yetmez, dışarıda bindiği arabasını sararlar ve arabayı havaya kaldırırlar. Böylesine sanatla ilgili bir coşkuya yabancıyız, içindekiyle birlikte arabanın havaya kaldırılmasına ancak otobüs terminalinde asker uğurlaması esnasında karşılaştım Türkiye’de.

Tanınmış sanat kuramcısı Walter Benjamin 1929’u 1930’a bağlayan birkaç ayını Moskova’da geçirir. NEP’in sonlandığı ve kolektivizyona geçildiği yıllardır. Bu esnada Benjamin her gün gitse bile yetişemeyeceği kadar çok sahnelenen piyeslerden bahseder. Meyerhold Tiyatrosu’nda ise klasik bir oyun olan Müfettiş’in devrimci bir şekilde yeniden sahneye konuşuna tanıklık eder. Oyun akşam sekize çeyrek kala başlamakta ve gece yarısına kadar devam etmektedir.

Burada bir piyes böyle uzun olmalıdır işte diye iddia etmiyoruz tabi. Ancak seyircilerin beş saate yaklaşan bir oyunu kararlılıkla seyretmesi o döneme hâkim olan devrimci deneyimlere nasıl açık olduklarını yansıtıyor. Türkiye’de bugünlerde iki dakikadan uzun propaganda videolarının izlenmediği söyleniyor bize.

Buna karşılık Türkiye’de planlı-devletçi dönemde inşa edilen fabrikalar nedeniyle Sovyet kent........

© soL