Casusluk üzerine uçuşmalar ve gerçek hayat

Etimoloji sözlüklerine bakarsanız Arapça bir sözcük. İzci, ordunun önünden giderek bilgi toplayan kişi anlamına geliyor. Aslında sözcüğün kökenini düşünürken ses benzeşmesinden ötürü eskiden öğrenme merakı anlamında kullanılan “tecessüs” sözcüğüyle de bir akrabalığı olduğunu düşünmüştüm. Gerçekten de öyleymiş. Her iki sözcüğün de kökü “cass”, Arapça arama, el yordamıyla araştırma gibi anlamlar taşıyor.

“Casus” sözcüğünün Türkçeye geçişinin 14. yüzyıl civarında olduğu tahmin ediliyor. Ondan önce “çaşıt” var. Suat Yalaz’ın Karaoğlan maceralarından aşina olduğum bir sözcük. Divan-ı Lügat-it Türk’e “çaşut” olarak girmiş. Eski Türkçe’de yalan söyleyen, suçlayan, itham eden anlamına geliyor.

Benim eş anlamlı sandığım iki sözcüğün anlamları arasında biraz fark var aslında. Arapça’daki casus sözcüğünde araştırma, öğrenme öne çıkarken, Türkçe çaşıt sözcüğünde aldatma, kandırma, yalan söyleme var.

Aslında bu iki sözcüğün bir de Batı’dan gelen kardeşi var dilimizde ama bir miktar anlam kaymasına uğramış bizim topraklarda. İspiyon. Fransızca’da casus anlamında kullanılan “espion” sözcüğünün Türkçeleştirmiş hali. İspiyon, ispiyonlama gibi sözcükler Türkçe’de casusluğun eşanlamlısı gibi kullanılmıyor. Bilinen ama birisine söylenmemesi gereken bir şeyi o kişiye ifşa etmek, ya da birisinin yaptığını bir başkasına bildirmek gibi bir anlamı var. İspiyonlamak, ispiyonculuk hiç iyi bir şey değil.

Üç sözcüğe birden bakınca “casus” yine en masumu gibi görünüyor. Ancak Türk Ceza Kanunu olaya böyle saf, entelektüel bir çerçeveden bakmıyor tabii. Casusluk ağır bir mesele, ağır bir suçlama. Türkiye’de de, başka ülkelerde de.

Geçenlerde bir vesileyle Orhan Gökdemir hatırlatmıştı ismini. Tarihte casuslukla suçlanan en önemli isimlerden biri Alfred Dreyfus’tur. Fransa’daki tarihsel Yahudi düşmanlığının, komşu Almanya’ya olan düşmanlıkla kesiştiği adli görünümlü bir skandalın kahramanıdır Dreyfus. Çok uzatmayalım ama Dreyfus dendiğinde akla Emile Zola ve onun çok ünlü “Suçluyorum (J’accuse)” başlıklı açık mektubu gelir. Zola Dreyfus’a sahip çıkar, bu yüzden kendisi de yargılanır ama yarattığı etki 12 yıl sonra da olsa Dreyfus’un masumiyetinin ortaya çıkmasını sağlar. Bu örnek de gösterir ki, casusluk ithamı kimi zaman suçlanan kişinin değil suçlayanların tarih önünde mahkûmiyetiyle sonuçlanır.

Günümüzde casusluk, bir suç olduğu kadar, bir meslektir de. Devletler hesabına yapıldığı gibi, şirketler hesabına da yapılır. 30 yıla yakın mesleğim olan diplomasi de kimi işlevler bakımından casuslukla benzeşir. O yüzden de diplomatlar casus muamelesi görürler zaman zaman. Temelsiz değildir. Casusluk yapan diplomatlar olduğu gibi diplomatın görevi de tıpkı casus gibi bilgi derlemeyi içerir. İlke olarak,........

© soL