menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Anadolu sosyoloğu' olarak Kemal Tahir

22 12
yesterday

İki hafta önce “Kemal Tahir’den tarih öğrenmek iyi bir fikir mi?” sorusuna yanıt vermeye çalıştığım bir yazı yazmıştım. O yazıda söz verdiğim “sosyolog olarak Kemal Tahir” yazısını bir hafta gecikmeyle bugün yazabiliyorum.

Kısa bir yazıda bu konuyu hakkıyla ele almak tabii ki mümkün değil. O yüzden Köy Enstitüleri üzerine yazılmış Bozkırdaki Çekirdek1 romanına odaklanarak birkaç şey söyleyebileceğimi düşündüm. Bilmeyenler için kısaca anlatacak olursak Köy Enstitüleri, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un birlikte uyguladıkları bir eğitim projesiydi. Bu okulların kurulmasıyla amaçlanan, köylü çocuklarına teorik ve uygulamalı eğitim vererek onlardan birer köy önderi yetiştirmekti. Böylece Cumhuriyet’in en büyük sorunlarından biri olan eğitim sorununa, en azından köy çocuklarının eğitimine, çözüm bulunmuş olacaktı. 1940 yılında başlatılan Köy Enstitüleri projesi, toprak sahiplerinin ve sağcı güçlerin sürekli saldırısına uğradı. Bu okullar “komünizm yuvası” olmakla suçlandı ve çok geçmeden sağcı CHP’lilerden Reşat Şemsettin Sirer’in milli eğitim bakanlığı döneminde kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürüldüler. Enstitüler, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, Soğuk Savaş anti-komünizminin ve Türkiye’de “sol kolu” kesilerek yola koyulan çok partili sistemin kurbanı oldular. Başta büyük eşraf olmak üzere hâkim sınıfların “aydınlanmış köy çocuğu” fikrinden başından beri hiç hoşlanmadığı biliniyordu. 1945 yılında radikal bir toprak reformu fikrinin de tamamen bertaraf edilmesiyle bu süreçten muzaffer çıkan onlar oldu.

Enstitüler sonraki yıllarda da çok tartışıldı. Özellikle liberal tarih okuması, Enstitüleri “köylü çocuğunu köyde tutma” hedefinin bir aracı olarak eleştirdi.

Konumuz Köy Enstitüleri olmadığı için bu bahsi daha fazla uzatmayacağım.

Kemal Tahir’in Bozkırdaki Çekirdek romanı aslında bu tartışmaya dair yazılmış bir roman, yani bir tartışmanın romanı. Roman Çankırı-Çorum-Kastamonu arasındaki bir bölgede, yani Anadolu’nun orta yerinde, “Keşiş Düzü” denilen bir yere yeni bir Köy Enstitüsü kurma çabasını ve bu çabanın iflasını anlatıyor.

Roman tekniği konusunda uzman değilim. Ancak bu konuda bir parantez açarak yapılan bazı eleştirilere katıldığımı söyleyebilirim. Eser, karakterleri büyük oranda devinimsiz tutan ve çok konuşturan bir roman. Hatta okurken insanların bir araya geldiği her sayfada, “şimdi karakterlere kafasındaki tartışmayı yaptıracak” dedirtecek kadar niyetini açık eden bir roman.

Enstitüleri ele alış tarzına ve Anadolu köylüsüne dair “sosyolojik” tespitlerine gelince… Kemal Tahir’in........

© soL