menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sürat değil yavaşlık felaketmiş

54 25
18.10.2025

Meclis komisyonu önce kuruluşu ve çalışma tüzüğü, sonra CHP’nin yer alıp almaması, ardından Hizbullahçıların yenir yutulur olmayan anlatımları ve çıkan tartışmalar üstünden gündeme geldi. Bu tablo “dinleme” aşamasının top çevirmekten başka mana taşımadığına yeterli delildir, bana sorarsanız. Aylar nereden baksanız boş geçmiştir.

Oysa Bahçeli-Öcalan sürecinin esprisi hızdı. İlk jestler kamuoyuna yansıdığında, konuyla ilgili olanlar, Suriye, Lübnan, İran operasyonlarıyla gelmekte olduğunu biliyorlardı. Bölgede, lokomotifi İsrail olan bir tren yola çıkma hazırlığındaydı ve Ankara’nın hemen valizini toplaması gerekiyordu. Yeni Osmanlı’nın Atlantik’e demirlemesi zorunluydu çünkü…

Muhtemelen bu kısa betimleme de yetersiz. İki yıl önce Filistin direnişinin çıtayı aniden yükseltmesi de aynı bağlamın parçasıydı. Ondan kısa süre önce Çin’in Filistinli örgütleri bir araya getirmesi de….

Sürecin esprisi hızıydı; yani tersi durumda bölgedeki gelişmeler karşısında AKP yaya kalacaktı. Emperyalizm nezdinde göreli önemi azalan, dönüşümlerde işlev üstlenemeyen, başka bir deyişle Amerikancılık yarışında geride kalan Türkiye kırılma noktasına gelip dayanırdı. Ankara sürece katılmış, önce HTŞ sonra Hamas üstünden yaptığı katkılarla Trump’tan iyi not almıştır, doğru. Ancak başka bir doğru daha var ki, o AKP için iç açıcı değil. Bahçeli-Öcalan sürecine girmese kendini anında krizin dibinde bulacak olan siyasi iktidar, aynı sürecin ilerlemesi halinde de, büyük olasılık bir o kadar derin bir krizle yüz yüze gelecektir. İktidarın CHP operasyonlarından vazgeçemeyecek olması da yolun ortasında duran, çevresinden dolanılamayan bir başka taştır…

Bu açmazlar dizisinden........

© soL