Siyasete kayıtsızlıktan siyasetçinin kayıtsızlığına

TBMM’nin açılışı arifesinde Bülent Arınç, Özgür Özel’i açılışa katılmama kararını gözden geçirmeye davet etti. Karşılıklı nezaket ve saygı ifadeleriyle süslü yazışmayı başlatan kişi, AKP’nin ilk “triumvira”sının içindeydi; ilk sırada Erdoğan, ikincisi Abdullah Gül… Üçüncü adam önemsizleştirilmesinin üstünden geçen onca zamana karşın muazzam bir sadakat beslediğini kanıtlamış bulunuyor. Belki de satır arasından okunması gereken sadakat değildir de, ilerleyen yaşına karşın yeni misyonları hak ettiği mesajı vardır. Tabii Özel’e değil, Erdoğan’a…

Erdoğan’ın neye ihtiyaç duyduğunu, Meclis’in sağcıları ve DEM çok iyi kavradı. 1 Ekim günü Reis’in etrafında pervane olmalarının anlam ve önemine dair onlara da başka kanallardan mesaj gitmiştir muhtemelen; bilmiyoruz…

***

Sadece son bir yıla baksak bile Cumhurbaşkanının sırtında biriken yükün çekilir gibi olmadığını anlarız.

Ekonomide seçim öncesinde nefes aldıracak bir gelişme yaşanması umudu çöktü; tersine Türkiye klasik baş belasına, dış kaynak ihtiyacına döndü.

İç siyasette baskıyı arttırma stratejisi çökmediyse de, sonuç vermiyor; en azından şimdilik CHP un ufak olmak yerine oy oranını korumuş veya arttırmış durumda.

Yeni-Osmanlı hedefi iç siyaseti, dış siyaseti, ekonomiyi, ideolojiye vb. biçimlendiren bir şemsiye program. Ama adlandırma en başta yakın bölgeye gönderme yapıyor. Oraya gelirsek; Erdoğan, Trump tarafından Suriye fatihi olarak övüldüğünde kendisiyle alay edildiğini düşünmemiş olamaz. Diyelim ki, Baas’ı gerçekten Ankara devirmiş olsun; götürüp İsrail’e teslim etti. Bu, başlı başına bir sıkıntı.

Sonra; konu Kürt başlığını ilgilendiriyor; orada da düğüm olmuş bir komisyon var elde.

İktidarın dışişleri bakanı ise ABD dönüşünde zafer korosuna katılmak yerine yenilen kazıkları gündeme taşımayı tercih etti. İlan edildi ki, Türkiye’nin ulusal savunmasına ilişkin........

© soL