menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

4 büyük devrimin öyküsü…

76 28
16.11.2025

Bu pazar yazımızda yine tarihsel özellikleri olan bir kitabı tanıtmayı amaçladık. Umutcan Polat’ın “Karşılaştırmalı Devrimler Tarihi” (Ekim 2024, Cumhuriyet Kitapları) isimli kitabı Amerikan, Fransız, Sovyet ve Türk devrimlerini inceleyen bir kitap.

Kitapta bu dört devrimin özellikleri, oluşum süreçleri, birbirini etkilemeleri, çeşitli kaynaklardan ve bu devrimlerde yer alan kişilerin anılarından yararlanılarak ortaya konmaya çalışılıyor.

1789 Fransız ve 1917 Sovyet Devrimi, özellikle sınıf mücadeleleri ve üretim ilişkilerinin kökten değişimine yol açan olaylar çerçevesinde inceleniyor. Bu devrimlerdeki iktidar değişikliklerine bu çerçeveden bakılıyor.

1776 Amerikan Devrimi ile 1923 Türk Devrimi’nde ise, sömürgeciliğe karşı verilen bir bağımsızlık savaşı sonucunda köhneleşmiş siyasal yapının köktenci değişimine dikkat çekiliyor. Kitapta, bu dört devrime ilişkin geniş bir kaynakça da bulunuyor.

Amerikan Devrimi, Büyük Britanya İmparatorluğu’na karşı yurttaşlık hakları temelinde bir isyanla başlıyor. Özellikle İngilizlerin Amerikan kolonilerindeki vergi yükünü arttırmak istemesi, protestolara yol açıyor.

Sonuçta koloniler, İngiliz emperyalizmine karşı bir bağımsızlık savaşı veriyor, Amerika’daki İngiliz ordusu yenilgiye uğratılıyor. 4 Temmuz 1776’da da Amerika’daki 13 koloninin delegelerinden oluşan kongre, Bağımsızlık Bildirgesi’ni kabul ederek İngiltere ile tüm siyasal bağlarını koparıyor.

Böylece 4 Temmuz günü kurulan yeni devletin adı Amerika Birleşik Devletleri oluyor. Bağımsız Bildirgesi, insan haklarını liberal anlayışla ele alan, dolayısıyla beyazlara yurttaşlık hakkı tanıyan bir bildirge özelliğini taşıyordu.

Bildirgede her ne kadar “tüm insanlar” denmekte ise, esas olarak mülk sahibi beyaz erkekler kastedilmekteydi. Amerikan yerlileri, köleler ve kadınlar henüz bu eşitlikten nasiplerini alamamışlardı.

Amerika’da bir kısım kesim, sınıfsal çıkarları gereği bağımsızlıktan yana olmayıp İngiliz egemenliğine bağlı kaldılar, bu kesime “sadıklar” (loyalists) denmiştir. Bağımsızlık yanlıları ise “yurtseverler” (patriots) olarak anılmıştır.

13 koloninin kabul ettiği Bağımsızlık Bildirgesi sonucunda 1789’da George Washington, ABD’nin ilk başkanı olacaktı.

Öte yandan Amerika’da kölelik sisteminin kaldırılması da yoğun tartışmalara yol açmış, kölelik ve vergilendirme konularındaki uyuşmazlık da 1860’ta başlayan Amerikan İç Savaşı’na neden olmuştu.

Amerikan Devrimi, kölelik sistemini çözemediği için iç savaşa yol açmış, sonuçta özgürlük mücadelesinin kazanıldığı bölgelerde kölelik sistemi son........

© soL