Bellek savaşları

Victor Hugo’ya atfedilen bir söz vardır. “Zamanı gelmiş bir fikirden daha güçlü bir şey yoktur.”

Kaynağı meçhul bu söz, Victor Hugo’nun tarih anlayışla pek bir örtüşür. Hugo, Fransa’da Louis-Napoléon’u iktidara taşıyan 1851 darbesini Louis'nin bir hamlesiyle adeta yoktan var olmuş bir şey gibi anlatır.

Marx, ünlü eserinde bu tarih anlayışıyla dalga geçer, fikirlerin zamanının gelip gelmediğinin ritmini sınıf mücadelelerinin barometresinden okur.

Yine de, Hugo’nun (bu sefer kaynağı belli olan) diğer özdeyişi doğrudur: “Orduların işgaline direnilebilir; fikirlerin istilasına direnilemez.”

Aslında, sınıfların kavga ettiği şu dünyada olup biten, fikirlerin istilasına engel olmak, daha doğrusu hangi fikrin zamanının geldiğine karar vermek için fikirlerle oynayıp durmaktır.

İslamcıların Filistin kavgasını savunmaya ne geçmişleri el verir ne yüzleri ne de akçeli ilişkileri. Ama “şeylerin bolluğunun fikirlerin kıtlığını ve inançların aşınmasını gizlediği” bir dönemden geçmekteyizdir.

Hangi fikrin hangi debiyle salıverileceğini belirleme görevi, musluğun başına oturtulan tarihçilere verilir.

Profesyonel tarihçiler, Osmanlıcılığı mümkün kılabilmek için Osmanlıyı keşfe çıkarken, Selahattin Demirtaş veya Altan Tan gibi amatör ama “dersine çalışmış” olanları Cumhuriyetin kuruluşunu ve varlığını sorgulayarak aynı sonuca ulaşır.

Türkçü milliyetçiler için fırsat ortadadır.........

© soL