Denetlenebilir olmaya sevinmek (mi?)

Burjuva devletinde denetimin -uygunluk kontrolü yanında- gerçek anlamının söz ve karar sahipliği anlamına geldiğini, egemen sermaye sınıfı ile karşı cumhuriyetçilerin söz ve karar sahipliğindeki işbirliğini vurguladığım 4 Aralık 2025 günlü yazımın hemen ardından 5 Aralık günlü Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi (Şirket) Kanunuyla ilgili bir Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı hayli ilgi topladı.

Kararla, “Şirket ve Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile Şirket veya Türkiye Varlık Fonu tarafından hakim hissedar olarak kurulacak şirketler ve alt fonlar ile bunların bedellerini ödemek suretiyle sermayesinin veya katılım paylarının yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler ve alt fonlar ile bunların bağlı ortaklıkları”nın kamu iktisadi teşebbüsleri de dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan veya özel kanunla kurulan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat, uygulama ve kısıtlamalara tabi olmaması yönünden getirilen muafiyet Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildi.

İptal edilen diğer kuraldaysa Sayıştay Kanunuyla birlikte 16 temel kanunun ve kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair ilgili mevzuat hükümlerinin Şirket’in, TVF’nin veya bunlar tarafından hakim hissedar olarak kurulan ve kurulacak şirketlerin veya alt fonların; kurucusu olduğu veya bedellerini ödemek suretiyle sermayesinin ya da katılım paylarının yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler, alt fonlar ve bunların bağlı ortaklıkları hakkında uygulanmayacağı öngörülüyordu.

Söz konusu iptallerin temel yasalara ve denetime tabi olma yönünden anlam ve önemi elbette yadsınamaz. Çıkarına göre keyfi durumları seven bir iktidarın varlığı da düşünüldüğünde, “hiç olmazsa serbest olamayacaklar, keyfi yönetilemeyecekler” denilebilir.

Ancak 2016’da kurulan TVF ve Fon Yönetimi Anonim Şirketi, ile bunlara şirketleri ve alt fonları yaşamaya devam ediyor, hem de emperyalist........

© soL