l. Macron, l. Putin'e karşı! Ve Lezita markasına boykot

l. Napolyon 1812 yılında Fransa Büyük Ordusu (Grande France) isimli büyük bir askeri güçle 24 Haziran 1812 tarihinde Rusya üzerine, İkinci Polonya Savaşı diye adlandırdığı sefere çıkar.

Hani şu dilimize pelesenk olan “para para para” kelime diziniminin sahibi!

Fransız Devrimi'nin generali, 11 Kasım 1799'dan 18 Mayıs 1804'e kadar Fransa Konsülü olarak Fransa Cumhuriyeti'nin ilk başkanı, sonrasında da 18 Mayıs 1804 ile 6 Nisan 1814 arasında I. Napolyon adını alarak Fransa İmparatoru ve İtalya Kralı olan Fransız asker ve devlet adamı Napoléon Bonaparte.

Napolyon’un para mevzusu aslında çok derin. Devrim zamanında kendisini destekleyip sonraki askeri harekâtlarda da bu genç lidere kredi konusunda bonkör davranan Floransalı ve İngiltere’den gelen bankerlere olan borçlarını, yeni sömürgeler sayesinde ödeyeceğini düşünüyordu. Rusya yoğun insan varlığı ve geniş topraklarıyla hem arka plandaki bankerlerin hem de Napolyon’un iştahını kabartmaya kafi geliyordu.

Rusya ile en akılcı yorumu siyasi tarih sahnesinde İngiltere Başbakanı Curchill, “Kapalı bir kutunun içindeki muamma dolu bir bilmece” cümlesiyle yapmıştır. Napolyon Avrupa’dan topladığı 380 bin askere Fransa’nın 300 bin askerini ekleyip, Neim Nehrini geçerek Rusya üzerine sefere başlamıştır. Düzenli ordusunda 198 bin askeri olan Rusya İmparatorluğu “Vatan Severlik Savaşı” kampanyası başlatıp bünyesindeki halklardan toplam 900 bine yakın milis ve militan toplamıştır.

Napolyon’un yürüyüşü sürerken Ruslar coğrafya ve doğa şartlarını da kullanıp, düşmanın uzun lojistik yolunu hesaba katıp, boşalttıkları şehirlerde gıda ve barınma müştemilat ve ambarları tamamen yakarak, Rusya içlerine planlı geri çekilme taktiği uygulamışlardır. Bu durum Fransız birliklerini sahada büyük bir orduyu besleyemeyecek bir ikmal sistemine zorlamıştır.

Açlık ve mahrumiyetle boğuşan Fransız askerleri geceleri ordularından ayrılıp yiyecek arayan askerler, Kazaklar tarafından ele geçirilip öldürülmüştür. Çar’a sadık Kazak Ordularının acımasızlığı 1920’lerde Ardahan ve Artvin kuşatmalarında da karşımıza çıkar. 7 Eylül de Moskova’nın 110 km yakınında karşılaşan iki ordunun yaklaşık 250 bin askeri büyük bir muharebeye başladı. Tarihi kaynaklara göre bu çarpışmada70 bin asker öldü, birçoğu firar etti. Rus birlikleri çekilmeye devam edip Moskova’yı boşalttı. Bir hafta sonra şehre giren Napolyon Moskova’yı teslim alacak bir yetkili bulamadı. Savaşın ve seferin yorgunluğu, sağlık, barınma, beslenme birde şehrin hepsinde başlayan yangınlarla mücadele........

© SiyasetCafe