Yirmi seneden beridir standart oy bandında kalan CHP’nin, 2024 yerel seçimlerde oy oranının yükselmesinin başlıca nedenlerini önceki makalelerimde de işlemiştim. Bir kez daha hatırlatmak gerekir ki seçim başarısının iti gücü gelenekçi CHP seçmenidir. Ancak başını Özgür Özel’in çektiği, kendilerini yenilikçi olarak tanımlayan fakat yenilikten kastın ne olduğu bir türlü anlaşılamayan yönetim kadrosu, bu kitlenin farkında olmadığı gibi görmezden gelmektedir. Özgür Özel’in tat ve koku alma duyularında ciddi hasarlar olmalı ki seçim başarısını sokakları iyi kokladıklarına bağlamaktadır. Oysa Kılıçdaroğlu’nun gitmesiyle oy oranının artması normal bir durum değil, aralarında doğrudan bir ilişki vardır. Bu ilişkiyi, Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığından rahatsız olan, kızan, küsen organik seçmenin partisine geri dönüşü olarak özetlemek mümkündür.
Seçim sonuçlarına AKP perspektifinden bakıldığında, bu başarısızlığın nasıl telafi edileceği üzerine bir planlama yapıldığı açıkça görülecektir. Bizzat Kılıçdaroğlu tarafından defalarca davet edilmesine rağmen kamuoyu önünde herhangi bir tartışma programına katılmayı reddeden Erdoğan’ın sözde “siyasette yumuşama” adı altında Özgür Özel ile görüşme talebinde bulunması da bu planın bir parçasıydı çünkü AKP cenahı, bu görüşmeden CHP seçmeninin rahatsız olacağını biliyordu. Genel başkan koltuğuna oturduğu günden beridir somut bir siyaset çizgisi belirleyemeyen Özgür Özel, zaten büyük bir düş kırıklığı yaratmıştı. Erdoğan ile görüştüğü konulara dair somut bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmaması, başlıklarla yetinilmesi ve bu görüşmeden hemen sonra parti içine yönelik eleştirel açıklamalarda bulunması, kısa sürede eleştirilerin odağında ki isim oldu. İşte AKP’nin görüşme talebi de bunun üzerine kuruluydu. Yani CHP seçmeninin görüşmeden rahatsız duyacağını, parti içinde tartışmaya ve hatta cephelerin oluşacağını biliyorlardı. Nitekim öyle de oldu, üç ay içinde eleştirilerin odağı haline gelirken bu görüşmeden kârlı çıkan AKP oldu.
Arapça tabela bahane, maksat başka...
Görüşmede tarafların gündeme getirdiği konular ve görüşme sonrasında Özel’in açıklamalarına bakıldığında sanki CHP genel başkanı değil, AB’nin memuru, temsilcisi gibi bir tavır dikkat çekiyor. Osman Kavala’nın durumu, Arapça tabelaların indirilmesi üzerinden din vurgusu, göçmen sorununa ilişkin partisine yönelik sert eleştiriler gibi ana başlıklar AB’nin başlıca dayatmalarıdır. AKP’nin anayasanın ilk dört maddeni değiştirmek için destek arayışlarını sürdürdüğünü biliyoruz ve Erdoğan'ın........