Rus muhalifler, özgürlüklerine neden Esenboğa Havalimanı’nda kavuştu?

31 Mart 2022’de 32 yaşındaki Rus kadın sanatçı Aleksandra Skochilenko, Rusya’nın en büyük zincir süpermarketi Perekrestrok’un bir şubesine girdi ve Ukrayna’nın işgalini protesto etmek amacıyla ürünlerin üzerine etiketler yapıştırdı: “Afganistan savaşında 26 bin askerimiz ölmüştü, şimdi bu savaşı durdurmazsak kaç kişi ölecek?”, “Benim dedem, Rusya faşist bir ülke olsun ve Ukrayna’ya saldırsın diye 2. Dünya Savaşı’nda 4 sene savaşmadı”, “Bu savaşı durdurmazsak, temizlik ürünlerinin fiyatı C artacak”, “Rusya, Maripol’de 400 kişinin saklandığı bir sanat okulunu bombaladı.”

Skochilenko, Putin rejimini eleştirdiği etiketlerde Ukrayna’nın işgali veya savaş nedeniyle artan enflasyon ile ilgili verilere yer vermiş, böylece ürünlere göz gezdiren bir avuç müşterinin ilk bakışta dikkatini çekmeyi başarmıştı.

Skochilenko, Ukrayna’nın işgalinden sonra kurulan barış yanlısı bir feminist kolektifin üyesiydi. Kız kardeşinin tabiriyle “Ukraynaca bir soyada sahip savaş karşıtı feminist, lezbiyen bir sanatçı” olarak Putin rejiminin nefret ettiği her şeyin vücut bulmuş haliydi. Genç sanatçı, epi topu 3-4 kişinin gördüğü bu çıkartmalardan ötürü 10 gün sonra gözaltına alındı, sabaha kadar sorgulandı. Skochilenko, tutuklu bir şekilde yargılandı ve Ukrayna’nın işgalinden hemen sonra kabul edilen dezenformasyon suçu kapsamında Rus ordusu hakkında itibar zedeleyici yalan bilgi paylaştığı iddiasıyla 7 sene hapse mahkum edildi. Putin rejimi, genç kadın üzerinden muhaliflere gözdağı vermişti. Gerçekten de medyada ses getiren bu tür ağır cezalar sayesinde barışçıl eylemlerin sayısı azalmış, yurtdışına göç hızlanmıştı. Putin’in esas amacı da bu insanlardan kurtulmak, Rusya’yı bu inatçı muhaliflerden “arındırmaktı”.

Özellikle Rus muhalif lider Navalny’nin hapishanede “öldürülmesinin” ardından rejimin yaydığı korku artmış, siyasi mahkumların aileleri endişe duymaya başlamıştı. Aleksandra Skochilenko’nun ailesi de endişeliydi. Genç kadın, çölyak hastasıydı ve kalbinde ritim bozukluğu vardı. Her şeye rağmen genç sanatçı çıktığı duruşmalarda renkli kıyafetlerinden ve yüzündeki kocaman gülümsemeden vazgeçmemişti. Son savunması da bir o kadar etkili ve inatçıydı: “Polis ve savcılar sayesinde yapıştırdığım etiketteki bilgiler tüm Rusya’da ve tüm dünyada binlerce kişiye ulaştı. Eğer beni tutuklamasaydınız, mesajımı Perekrestok mağazasındaki bir büyükanne, bir kasiyer ve bir güvenlik görevlisi dışında kimse duymayacaktı.”

Var olan bütün temel hukuk kurallarını büküp yok yere 7 yıl hapis veren hakime de son sözünde özel bir yer ayırmıştı: “Parmaklıklar ardında olmama rağmen sizden daha özgürüm. Kendi kararlarımı verebilirim, ne düşündüğümü söyleyebilirim, istemediğim bir şeyi yapmaya zorlanırsam işimi bırakabilirim. Düşmanım yok, parasız hatta evsiz kalmaktan korkmuyorum. Parlak bir kariyere sahip olamamaktan, gülünç, savunmasız ya da tuhaf görünmekten korkmuyorum. Diğerlerinden farklı olmaktan korkmuyorum. Belki de bu yüzden devletim benden ve benim gibilerden bu kadar korkuyor ve beni tehlikeli bir hayvan gibi kafeste tutuyor.”

Genç sanatçı üzerinde haşhaş yağı bulunduğu için 9 sene hapis cezası alan Amerikalı kadın basketbolcu Brittney Griner kadar şanslı değildi. Yabancı bir ülkenin vatandaşı değildi ve çift vatandaş olan Ruslar veya yabancılar gibi bir esir takasının konusu olamazdı. Fakat Skochilenko MİT’den Tucker Carlson’a, araştırmacı gazeteci Christo Grozev’den geride bıraktığı mirasıyla Navalny’e çok aktörlü bir imece operasyon ile kendini Ankara Esenboğa Havalimanı’nda buldu ve özgürlüğüne kavuştu. Putin rejimi, Rus tetikçi ve istihbaratçıların iadesi dışında sadece Batı vatandaşı mahkumları değil, Rus vatandaşı siyasi mahkumları da serbest bırakmıştı.

Soğuk Savaş’tan bugüne en geniş kapsamlı esir takasını ilginç yapan da tam olarak Skochilenko gibi sadece Rus vatandaşı olan siyasi mahkumların da pazarlıklara dahil edilmesi olmuştu. Zira bu mahkumlar “iade” edilmemiş, aslında Rusya tarafından Batı’ya “atılmış”, hukuksuz kararlar sonucunda ellerinden alınan özgürlüklerine tuhaf bir şekilde uluslararası bir esir takası sayesinde kavuşabilmişlerdi.

Takasın beyni: Christo Grozev

Ankara’da sonuçlanan bu esir diplomasisinin baş karakteri aslında Şubat 2024’te kaldığı hücrede “ölü bulunan” Rus muhalif lider Navalny’di. Navalny’nin eşi Yulia Navalny, eşinin de bir parçası olduğu esir takasının detaylarını konuşmak, özellikle Almanya üzerinde baskı kurmak için Münih Güvenlik Konferansı’na katılmıştı. Zira Navalny ailesinin yakın dostu Bulgar vatandaşı araştırmacı gazeteci Christo Grozev kısa bir süre önce Amerika’nın esir değişiminden sorumlu diplomatı Roger Carstens ile başkent D.C.’deki bir barda buluşmuş ve Navalny’nin bu sürece nasıl dahil edilebileceğini planlamıştı. Christo Grozev, bir peçeteye Putin’in aklını çelebilecek Rus mahkumların listesini yazmış ve Cartens’e vermişti. Bulgar gazeteci Grozev, Navalny’nin Sibirya ziyareti sırasında nasıl zehirlendiğini ortaya çıkaran Bellingcat adlı araştırma kuruluşunun yöneticisiydi. Araştırmacı gazetecilerden oluşan ekibiyle Navalny’i zehirleyen devlet görevlilerini teker teker tespit etmiş, bu süreçte Rusya’daki çeşitli kaynaklara rüşvet vererek havayolu kayıtları, yolcu listelerine ulaşmıştı. Navalny de yanında Grozev ile birlikte kamera önünde kendisini zehirlediğini düşündüğü devlet görevlisi kimyagerleri aramış ve üst düzey bir devlet yetkili edasıyla “Neden Navalny’i öldürmeyi başaramadık, bir rapor yazıyorum da?” diye sormuştu. Bir kimyagerin zokayı yutması ve her şeyi anlatmasıyla da suikast ağı ortaya çıkmıştı.

Grozev ve Navalny

Grozev sadece Navalny suikast girişimini değil, Rusya’nın Batı’da işlediği siyasi infazları da araştırıyor, Rusya’daki kaynaklarını kullanarak tetikçilerin gerçek kimliğini ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Nitekim 2019’da Almanya’nın başkenti Berlin’de öldürülen Çeçen militan Zelimkhan Khangoshvili’nin katilinin gerçek kimliğini de Grozev ortaya çıkarmış ve Putin’in en çok güvendiği tetikçilerden Vadim Krasikov olduğunu tespit etmişti. Grozev, Krasikov’un Rus devlet görevlisi olduğunu ileri sürmüş, bu suikastın bizzat devlet operasyonu olduğunu vurgulamıştı. Alman mahkemeleri de Krasikov’a ömür boyu hapis cezası vermişti.

Krasikov, Putin için önemli bir isimdi. Almanya’da cinayet işlettiği güvenilir bir adamının “hapiste çürümesine” izin vermesi de kendi tabanı için iyi bir mesaj değildi. Zira bu durumda, Putin için her şeyi göze alarak yurtdışına siyasi infaz operasyonlarına giden ajanlar demotive olabilir, ömür boyu hapiste çürümekten korkabilirdi. Krasikov’un özgürlüğüne kavuşması kritikti. Post-sovyetik zihniyetine şahsi tecrübesinden dolayı hakim olan Grozev bu bakış açısını anlatmış, Alman hükümetinin Rus tetikçiyi serbest bırakması için ikna edilmesi........

© Serbestiyet