ABD’nin İsrail çıkmazı: Kim, kimin içişlerine karışıyor?

“İsrail, sivilleri hedef almıyor.”

“İsrail, Gazze’ye giden yardımları engellemiyor.”

“Gazze’de açlık yaşandığına dair haberler yalan.”

“ABD Başkanı Biden, İsrail’e nasıl savaşması gerektiği konusunda ders vermemeli.”

“Batı Şeria’da Filistinlere saldıran İsrailli yerleşimcilere ABD’nin yaptırım uygulaması gereksiz.”

“Gazze’ye giden yardımlar sivillerin eline geçmiyor, Hamas bütün yardımlara el koyuyor.”

“ABD, Hamas’ın tuzağına düşmemeli.”

Hayır bu cümleler, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun veya İsrail hükümet sözcüsünün açıklamaları değil. Hayır, İsrail’deki bir haber programının açılışında veya Haaretz dışındaki ana akım bir gazete manşetinde tekrarlanan ezber notları da değil. Bu cümleler, geçen hafta ABD’de düzenlenen önemli bir konferansa katılan onlarca ABD Temsilciler Meclisi üyesi ve Senatörü’ne dağıtılan konuşma notlarının sadece bir bölümü.

Kurulduğu 1963 yılından beri ABD’nin en güçlü lobi gruplarından biri olan Amerikan İsrail Kamu İlişkileri Komitesi (AIPAC), her sene İsrail ile yakın ilişkileri savunan Amerikalı siyasetçilerin katıldığı büyük bir konferans düzenliyor. Her sene İsrail Başbakanı’nın (ki genellikle bu kişi Netanyahu oluyor) bizzat veya video konferans yoluyla katıldığı konferans son zamanlarda Cumhuriyetçileri ve Demokratları bir araya getiren nadir buluşma noktalarından biri. AİPAC, İsrail ile yakın ilişkilerin korunması, İsrail’e yönelik koşulsuz askeri ve siyasi desteğin devam etmesi, Filistinlilere yönelik hak ihlallerine göz yumulması gerektiğini savunan bütün Amerikalı siyasetçileri parti fark etmeksizin destekliyor, bu siyasetçilerle iyi ilişkiler kuruyor ve her sene düzenlenen bu özel konferansa davet ederek ABD-İsrail ilişkilerindeki önemli ve güncel konu başlıklarını değerlendiriyor.

Her sene görkemli bir görsel şölenle ve büyük bir kabalıkla düzenlenen AİPAC Konfenransı, bu sene basına ve kamuoyuna kapalı bir şekilde gerçekleşti. AİPAC yöneticileri, savaş karşıtı protestolardan çekinmişti. Fakat her ne kadar İsrail’in Filistinlilere yönelik katliamı devam ettikçe ABD kamuoyunun tepkisi artsa da konferansa katılım pek azalmamıştı. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tam kadro yine konferanstaydı: Senato Çoğunluk lideri Demokrat Chuck Schumer, Senato Cumhuriyetçi Grup Başkanı Mitch McConnell, Temsilciler Meclisi Sözcüsü Mike Johnson ve Temsilciler Meclisi azınlık lideri Demokrat Parti’nin gelecek nesil liderlerinden Hakeem Jeffries ve her sene olduğu gibi sayısız Kongre üyesi.

Netanyahu bu seneki AİPAC konuşmasını, doğal olarak Gazze savaşına ayırmış, “Refah’ta yarım kalan işi tamamlayacağız” diyerek Biden’in henüz birkaç gün önce ortaya koyduğu kırmızı çizgiyi Amerikalı Kongre üyelerinin büyük bir dikkatle dinlediği konuşmasında ezip geçmişti. Netanyahu konuşmasını AİPAC’e teşekkür ederek bitirdi: “Bütün İsrail halkı adına, AİPAC’e İsrail uğruna yaptıkları her şey için teşekkür ediyorum. Tanrı İsrail’i ve Amerika’yı kutsasın.” Gerçekten de Netanyahu AİPAC’e ne kadar teşekkür etse azdı. AİPAC, sadece İsrail destekçisi Amerikalı siyasetçileri bir araya getirmekle kalmamış, konferansa katılanlara Biden hükümeti ve ABD kamuoyu nezdinde İsrail’i savunmak için kullanabilecekleri argümanları içeren konuşma ve politika notları dağıtmış, yaklaşan 2024 seçimleri içinse İsrail destekçisi siyasetçileri desteklemek için 100 milyon dolarlık bir bütçe ayırmıştı.

Fakat bu yoğun çaba pek işe yaramamış olacak ki AİPAC Konferansı’na katıldıktan sadece 2 gün sonra ABD Senatosu Çoğunluk lideri ve ABD’deki en üst düzey Yahudi devlet görevlisi Demokrat Partili New York Senatörü Chuck Schumer, Netanyahu’ya istifa ve erken seçim çağrısı yaptı.

Schumer’a göre, İsrail’in radikal hükümeti iki devletli çözümü desteklemiyor, İsrail’in itibarını dünya kamuoyu nezdinde sıfırlıyordu. Hamas ve Netanyahu, İsrail ve Filistin arasındaki barış için iki önemli engeldi. Amerikalı senatör, Hamas ile Netanyahu’yu eşitlemişti. Schumer her ne kadar Gazze’deki sivil katliamını sert bir şekilde kınamasa ve “İsrail sevgimden dolayı Netanyahu’yu eleştiriyorum” gibi bir argümanı temel alsa da her sene AİPAC konferansılarına katılan, İsrail’i geçmişte en net şekilde destekleyen birinin böyle bir konuşma yapması geniş yankı uyandırdı. Konuşmayı hazırlarken günlerce düşünen ve düzenli görüştüğü kadın hahamının dini görüşlerine başvuran Schumer’a Cumhuriyetçiler başta olmak üzere birçok İsrail destekçisi Amerikalı tepki gösterdi, fakat en büyük tepki “ABD, içişlerimize karışıyor” diyen İsrail’den geldi. Muhalif İsrailli figürler dahi ABD’ye tepki gösterdi.

ABD Başkanı Biden, yasama üyesi olan Schumer’in görüşlerini aynen paylaştığını açıklamadı, fakat “iyi bir konuşma” olduğunu söylemekle yetindi. Tablo çok netti. Amerika, gereken mesajı Chuck Schumer üzerinden İsrail’e vermişti. New York’taki şahsi konutu Filistin yanlısı solcuların, Barış Yanlısı Yahudilerin ABD’nin İsrail’e yönelik desteğini protesto etme noktası haline gelecek kadar İsrail destekçisi olan Schumer’in Hamas ile Netanyahu ve radikal sağcı koalisyon ortaklarını eşitlemesi, istifa çağrısında bulunması Netanyahu’ya yönelik net bir uyarıydı. Mesaj kadar elçi de önemliydi.

Netanyahu ve destekçilerinin “içişlerimize karışmayın” sitemi ise birçok Amerikalı öfkelendirdi. Gerçekten de bu sitem oldukça trajikomikti. Zira daha 2 gün önce ABD’nin en etkili lobilerinden AİPAC , Amerikalı Kongre üyelerini Amerikalı vergi mükelleflerinin parasıyla İsrail’in savaş suçlarını fonlamaya ikna etmek için toplamış, “konuşma notları” dağıtmış, assolist olarak da İsrail Başbakanı Netanyahu’yu sahneye çıkarmıştı.

ABD’nin İsrail’e askeri yardımları kesmesini savunan Amerikalılar, Netanyahu’nun “içişlerimize karışmayın” çıkışını çok basit bir soruyla iade etti: “Dürüst olalım esas kim, kimin içişlerine karışıyor? Biz mi, siz mi?”

Uchicago ve Harvardlı akademisyenler John Mearsheimer ve Stephen Walt’ın 2006 tarihli “İsrail Lobisi ve ABD Dış Politikası” adlı makalesi, AİPAC’ı İsrail destekçisi Evanjelistlerle (kendilerine Hıristiyan siyonist diyorlar) birlikte en etkili İsrail lobi örgütü olarak tanımlıyor. AIPAC, kurulduğu günden beri Kongre üyeleri ve hükümet yetkilileri nezdinde yasal lobi faaliyetleri yürütüyor, yasa tasarı hazırlıklarına yardım ediyor, İsrail ile ABD ilişkilerinin zedelenmemesi için yoğun faaliyet gösteriyor. Fakat en önemlisi, İsrail’i eleştiren, İsrail hakkında olumsuz açıklama yapan veya Filistin-İsrail sorununda Filistinlilere daha yakın olan ne kadar Demokrat, Cumhuriyetçi siyasetçi varsa bu kişilerin siyasi kariyerlerini bitirmek adına para topluyor, rakiplerini destekliyor, aleyhlerine açıklama yaparak itibarlarını sıfırlamaya çalışıyor. Taktikleri belli: İsrail’i eleştiren, Filistinlilere yönelik hak ihlallerini kınayan yasa........

© Serbestiyet