Eskişehirli genç nasıl Nazi oldu?

Bugün AK Parti 23’üncü yaşını kutluyor.

Kutlamaların sloganı “Adı AK Parti.”

AK Parti, Türkiye’nin son “Büyük Sağ Parti”si ama 23 yılın sonunda ilk kez anketlerde ikinci sıraya düşmüş görünüyor.

23 yılın 22 yılını iktidarda geçirmiş AK Parti için esas büyük sınav bu.

Diğer “Büyük Sağ Parti”ler iktidar güneşi batınca yok olup gittiler.

AK Parti açısından hala güneşin battığı söylenemez. Ama hava kararıyor. Güçlü sağ parti mıknatıs etkisi geçebilir. Bu gücü tahkim etmenin yolu İYİ Parti’den istifa eden iki siyaseten anlamsız milletvekilini transfer etmek değil.

AK Parti’nin aradığı taze kanın bu olmadığı herhalde açık.

AK Parti’nin daha fazla stres ve paniğe, adrenalin salgılamaya, hayatta kalma genlerini çalıştırmaya ihtiyacı var.

Tuhaf bir tevafuk aslında bir uyarı olabilir.

Eskişehir’de 18 yaşındaki Arda K. adlı bir saldırgan, Nazi sembolleri taktığı miğfer, hücum yeleği, bıçak ve baltasıyla Tepebaşı Camii bahçesinde oturan yaşlı başlı insanlara saldırdı.

Şimdilik bu dehşet verici olayla ilgili siyasetçilerden tek değerlendirme Aile Bakanı’ndan geldi.

Bakan, hızlı ve muhafazakar bir refleksle bilgisayar oyunlarını suçladı.

Ama en az bakanınki kadar Eskişehir’deki 18 yaşındaki saldırganı hızlıca faşist, ırkçı, aşırı milliyetçi ilan edenlerin, o maymuncuğun burada da çalıştığını zannedenlerin tembel analizleri de durumu açıklamıyor.

Çünkü karşımızda bir Türkçü, ülkücü ya da milliyetçi profil yok.

15 sayfalık manifestosunda neredeyse Türklüğün adı geçmiyor.

Aziz ilan ettiği iki kişi Norveç’te sosyal demokrat gençlerin adadaki kampını basıp katliam yapan Breivik ve Yeni Zelanda’da cami basıp katliam yapan Tarrant.

Ama Eskişehirli Arda K.’nın ikisinden büyük bir farkı var.

O ari ırklardan birine mensup bir Batılı değil.

Nazi amblemleriyle katliama çıkmış ama Nazilere göre Türkler de ikincil ırklar içindeydi.

Brevik ve Tarrant’ın manifestolarında haçlı savaşları, Türklerin Avrupa’yı istilası gibi Müslüman bir Türk’ün ancak düşman olarak içinde yer alabileceği Batı merkezli bir bağlam var.

Aziz ilan etmek bile başka bir kültürün övgüsü.

Peki o halde nasıl oluyor da Eskişehirli 18 yaşındaki bir Türk genci kendini Nazi ya da beyaz üstünlükçü tezlerde bulabiliyor, bu uğurda hayatını yakacak bir şiddet eylemine girişiyor?

Hatta bu eylem için kendine hedef olarak cami cemaatini seçiyor?

İşte tam olarak üzerinde düşünmemiz gereken soru bu.

Arda K.’nın ilk ifadesinden bu saldırıyı internetten tanışıp konuştuğu Orta Avrupalı biriyle birlikte planladığını öğreniyoruz.

Yani ortada bir sanal radikalleşme örneği var.

Sanal dünya, gerçek dünyaya karşı öfkenin örgütlenmesi için müsait ortamı ilk defa sağlamıyor.

IŞİDçilerin çoğu da internet üzerinden radikalleşip, Rakka’ya göç etmişti.

Ama Eskişehirli 18 yaşındaki bir gençle, Orta Avrupalı bir genci bir araya getiren ortak öfke ne olabilir?

Arda K’nın manifestosunun önemli bir kısmı, diğer benzer kitle katliamcısı metinlerinden kopyala yapıştırla oluşturulmuş.

Arda K.’nın aziz diye bahsettiği Yeni Zelanda’da cami basan Tarrant’ın 70 sayfalık manifestonun kapağında büyük harflerle yazan The Great Replacement (Büyük Yer Değiştirme) Amerika ve Avrupa’daki aşırı sağcılar arasında çok popüler olan bir komplo teorisi.

Bu teoriye göre, Batılı toplumlar artık yeterince üremediği ve........

© Serbestiyet