İsrail- Hamas, Rusya- Ukrayna savaşları. Benzerlikler, farklar

2024 yazında belki en fazla dikkat çeken olaylar, Hamas ile İsrail, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşlar olmuştur. Kuzey yarım kürenin yaz aylarının, özellikle Ağustos ayının sakin geçmesi beklenir, herkes tatile gider, Avrupa Birliği kurumları ve uluslararası kuruluşlar dükkanı kapatır, nöbetçiler kalır sadece. Ama bazen de Ağustos ayında rehavet atmosferini bozan olayların meydana geldiğine de şahit oluruz. Örneğin Saddam Hüseyin Irak’ta bugün de devam eden istikrarsızlığı tetikleyen Kuveyt’i işgalini Ağustos 1990’da yapmış, Sovyetler Birliğine son ölümcül darbeyi indiren başarısız darbe girişimi de Ağustos 1991’de meydana gelmişti.

Bu seneki Ağustos ayının da pek sakin geçtiği söylenemez. Bitmeyen Hamas-İsrail savaşı, bitmeyen Rusya-Ukrayna savaşı bu dönemde tatile gitmeye alışık siyasetçi ve diplomatların tatil programlarını birçok ülkede bozmuştur. Bangladeş’teki halk devrimi ve Venezuela’da yine Maduro tarafından çalınan seçim de bu senenin yaz aylarına rastlayan önemli iki olayı oldu. Belki başka bir yazıda bu iki ülkedeki olaylara bakmaya çalışırım.

Her iki savaş da dünya kamuoyunu bir hayli meşgul ediyor diyebiliriz. Rusya’nın Ukrayna’ya tahrik olmaksızın Şubat 2022’de saldırması üzerine gelişmiş ülkelerde kamuoylarında ve karar alma mercilerinde değişen ölçülerde de olsa Ukrayna sempatizanlığı önde gelmiş, Rusya’ya karşı bir hayli ağır yaptırımlar yürürlüğe sokulmuştur. Batı dışındaki ülkelerde ise durum daha karışık. Genelde ya tarafsız kalmaya ya da durumdan pay çıkararak yaptırımları delmeye çalışan ülkelere sıklıkla rastlıyoruz. Savaşın ilk günlerinde beklenenin aksine Ukrayna kendini savunabilmiş, Rusya saldırılarına teslim olmamış, iki hafta önce Rus ordusunu zor duruma sokan ve mukavemet etmekte zorlandığı bir karşı taarruz düzenleyerek, savaş başladığından bu yana ilk defa Rus topraklarına girebilmiştir. Sık sık hatırlatıldığı şekilde Ukrayna’nın karşı taarruzu neticesinde İkinci Dünya Savaşından beri ilk defa Rus topraklarına yabancı askerlerinin girdiğini görmüş olduk. Üstelik yabancı basın haberlerine bakılırsa bunu büyük kolaylıkla yapmış. Bu satırları yazdığım sırada Rus ordusu topraklarını henüz kurtaramadığı gibi bunu yapmaya dahi teşebbüs etmemişti. Bu durumun prestij açısından hem ordu hem Putin için ciddi bir sınama teşkil ettiğine şüphe yok. O arada ölen masum insanların, hatta çocukların sayısı her gün biraz daha kabarıyor.

Hamas-İsrail savaşında da sular durulmuyor. Her gün yeni katliam haberleri ile uyanıyoruz. Bu savaşın da bitmesi bir hayli zor gözüküyor. Burada da Batı ülkeleriyle diğerleri arasındaki görüş farklılıklarına şahit oluyoruz. Batıda savaşın Hamas tarafından 7 Ekim 2023 saldırısıyla başlatıldığı, İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğu, bu arada soykırım iddialarına yol açan ciddi katliamlar meydana gelmişse de İsrail’e karşı duyulan sempatiyi çok fazla azaltmadığı görülmektedir. İsrail için dünyada sadece iki ülke önemlidir: ABD ve Almanya. Bunların desteklerinde, özellikle ABD’de ciddi bir azalma görülmemektedir. Tersine ABD silah satışlarını sürdürüyor, Musevi lobisi de ABD iç siyaseti üzerindeki etkinliğini koruyor.

Batı dışındaki ülkelerde ise Rusya-Ukrayna savaşında görüldüğü gibi bir ayrışmaya şahit oluyoruz. Filistin sempatisi onlarda daha hâkim. Ancak tabii istisnalar da var. İspanya geleneksel Arap politikası çerçevesinde Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan davaya taraf olan tek Batı ülkesi. Ama Azerbaycan da İsrail’in tükettiği petrolün ’sini, üstelik Türkiye üzerinden satmaya devam ediyor.

Bu iki savaşın belki en önemli diğer benzerliğinin kolay kolay bitmeyecekleri olduğu söylenebilir. İsrail Hamas’ı tamamen devre dışı bırakmadıkça kolay kolay pes etmeyecektir. Hamas da........

© Serbestiyet