Türkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri

Evvel zaman içinde, bir siyasetçi merak ve çaresizlik ile sormuştu: ‘Kürtçe bir medeniyet dili midir?’ Çünkü bir dil, inkar ve asimilasyon politikalarının saldırısı altında tehlikeli kılınmış ve onun gibi insanlara görünmezleşmişti. Geçen gün başka bir siyasetçinin birkaç kelimeyle de olsa medenilik ettiğini ve Kürtçe kelimelerle cümle kurduğunu gördük. Başka dil konuşsa “aferin” denecek her insana (çocuğa, büyüğe, siyasetçiye) bu ülkenin ikinci büyük dilini konuşma medeni cesaretini gösterdiği için iki kere “aferin” denmesi gerekir. Siyasi hır-gür konumuz değil ancak Kürtçe’ye yönelik düşmanlık artık cehaletle açıklanamaz.

Bahsi geçen siyaset ehlinin bu siyaseten çekingen iki ilişkilenme teşebbüsü arasında bazı şeyler değişti. Bir süreçten ötekine köprülerin altından çok sular aktı: Kürtçe kamuya mal oldu. Varlığı tartışılmaz oldu. Patlamadığı, kimseyi incitmediği, kimseye bir zarar vermediği onu bilmeyen ve kendilerine korku pompalanan ortalama insanlarca da görüldü. Kürtçe edebiyat, Kürtçe televizyon kanalları ve sosyal medyada Kürtçe bir alemin yükselişi karşısında inkara konu olan dil büyük ölçüde olağanlaştı. (Bunda TRT Kürdi gibi meşruiyet ve resmiyet kanallarının rolü de önemli). Sonuç itibariyle Kürtçe’nin varlığı kamusal bir realite niteliği kazandı.

Kürtçeye karşıtlık artık bir cehaletin arkasına saklanamayacağı için açık bir kötülük olarak tecelli ediyor. Kendi cehaletlerini Kürtçe’nin kelime dağarcığı zannedenlerin Kürtçe’ye dair itirazlarını dayandıracakları gerekçeleri ortadan kalktı. İnsaniyette geri kalmayı seçen........

© Serbestiyet