Tanrı ve kötülük sorunu: Özgürlüğün kör noktası |
Kötülük sorunu dinlerin ve Tanrı inancının karşılaştığı en zor sorulardan biridir: Herşeye gücü yeten Allah acaba neden kötülüğü (şerri) yaratıyor? Mesela, neden masum kız çocukları bir depremde yahut bir savaşta hiç bir suçları olmadığı halde yıkıntılar altında kalıp, acı çekerek can verebiliyor. Allah buna nasıl müsaade edebiliyor?
Bu zor soruya dinler genelde sağlam bir cevap vermekte zorlanıyorlar. İslamda ortodoks inanç hayrın ve şerrin ikisinin de Allah’dan geldiğinin kabul edilmesini talep ediyor. Buna itiraz etmiş Mutezile gibi yaklaşımlar da var. Onlar da kötülüğü Allah’ın adl’ine yakıştıramadıkları için kötülüğün yaratımını insana vermek istediler. Bu konuyu tam çözemedikleri için iş ilmi bir tartışma olmaktan çıkıp itikadi bir kategorik kabul suretinde tartışmanın dışına çıkartıldı.
Günümüzün hakim anlayışındaki tipik çözüm şudur: İnsan, kendisi (ve diğer insanlar için) iyi olanın ne olduğunu bilemez. Allah’ın murad ettiği şey kötü görünse de aslında ve sonunda iyidir. Bu yüzden Allah kötülük gibi görünen şeyde aslında iyiliği yaratıyor. Herşey ya bizzat ya da neticeleri itibariyle iyidir. Kötülüğün yaratılması da bir iyiliktir veya kötü görünen yaratmalar aslında iyilik olduğu için kötülük değil iyiliktir.
Bu yaklaşımlarda iyilik de kötülük de tamamen Allah’ın kastının bir sonucu ve sorumluluğu olarak kabul edildiği için bu yaklaşımlar kötülüğü ontolojik olarak mümkün olmaktan çıkartma eğilimi taşıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda ne uçlar ne de ortalar tatminkar bir çözüm sunabilmiş değil. Kimisi de herşeyi Allah yaratıyor ise ben şurda biraz kestireyim deyip insanın iyilik veya kötülükle alakasını kesecek bir sorumsuzluk halini tercih etti.
Bu yaklaşımların kimisi Tanrı’yı yüceltmek için insanın, kimisi de insanı sorumlu kılmak için Tanrı’nın elini kolunu bağlama yoluna gitti. Ortayolu tutturmak isteyen devekuşu misali çözümler de itikadi olarak yeterli olsa bile felsefi olarak tatmin edici olamıyor.
Belki konuya kötülüğün nereden kaynaklandığı sorusu ile başlamak daha iyi olacak. Mutezileci (düz akılcı) yaklaşım insanların başına gelen kötülüğün mutlaka teşhis edilebilir bir insan iradesinden kaynaklandığını varsayıyor. Ama doğa’dan veya Tanrı’dan kaynaklanan ve insanların başına gelen kötü durumlar için sorumlu kimdir? Eğer kötülükleri kabul edilen o durumların sorumlusu Tanrı ise yine kötülük sorunu çözülmüş olmaz. Mutlak........