Kentsel dönüşüm kavramını Neron mu icat etti?

İmparator Neron’un 69 yılında Roma’yı yaktırdığı rivayet edilir. Bununla da kalmadığı, yanmakta olan Roma’yı seyrederken eline bir de lir alıp şarkı söylediği tasvirlerde yer alır.

Kimilerine göre şehri Neron yaktırmıştır. Kimilerine göre bu sonradan uydurulmuş bir rivayettir. Ancak yangınlar Roma’da sıklıkla yaşanmaktadır.

Neron’un, Roma’nın birçok bölgesini enkaz ve küle çeviren ve tam bir hafta boyunca söndürülemeyen büyük yangını, “kentsel dönüşüm” için bir fırsat olarak değerlendirdiği kayıtlarda yer alır.

Tarihe “Büyük Roma Yangını” olarak geçen ve şehrin dörtte üçünü küle çeviren bu felaketin ardından, şehrin yangınla enkaza dönüşen yerleşim bölgelerinde yeni konutlar inşa ettirdiği, geniş caddeler ve meydanlar açtırdığı, ayrıca 27 metre yüksekliğinde bir bronz heykelini diktirdiği ve dillere destan olan “Domus Aura” adı verilen bir de saray yaptırdığı bilinir.

Neron, felaketi bir fırsat olarak değerlendirmenin tarihteki tek örneği değildir.

Roma tarihi üzerine kitaplarıyla tanınan, Fransız Akademisi üyesi Jérôme Carcopino; tarihçi, asker, eğitmen Plinius (genç)’un o tarihlerde Roma sokaklarında dolaşmanın insanlar için korkulacak bir durum halini almaya başladığından söz ettiğini belirtir (*).

Plinius “dolaşmak”tan söz eder, “yaşamak”tan söz etmez. Çünkü kolayca tahmin edileceği gibi kendisi bir soylu olarak bu tür sokaklardaki çok katlı binalarda yaşamıyordur.

Carcopino’nun anlattıklarına göre göçlerle Roma dolup taşmıştır ve inşa edilen binalar imparatorun koyduğu yedi kat yapılaşma (imar) sınırını dahi çoğu zaman aşmaktadır. Günümüzdeki mühendislik teknolojisi ile dahi olağanüstü denebilecek yükseklikteki bu ahşap yapıların taşıyıcıları zamanla çürümekte ve binalar bir anda, büyük bir gürültüyle sokaktaki insanların üzerine yıkılabilmekte ve sık sık yangınlar çıkmaktadır.

Koskoca Akdeniz dünyasına hükmeden Roma imparatorları göçlerle nüfusu kalabalıklaşan Roma’ya söz dinletememektedir. Bunun bir nedeni de bu çok katlı konutları gelir elde etme amacıyla inşa ettirenlerin gene soylular olmasıdır.

Plinius’un söz ettiği yapılar “insula” adı verilen ahşap taşıyıcılı, çok katlı halk konutlarıdır. O tarihlerde göçlerle nüfusu yüzbinleri bulan Roma’da halkın oturduğu çok katlı, çok kiracılı 45 bin ahşap apartman (insula) ve yaklaşık bin beşyüz kadar taştan yapılmış soylu konutu (domus) bulunmaktadır.

(Şimdi tarihe “Büyük Roma Yangını” olarak geçen felaketin şehrin hangi bölgelerini kül ettiğini tahmin etmeye çalışalım.)

Tasvirlerde (bir de karikatürlerde)........

© Serbestiyet