menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı?

19 17
wednesday

“İmralı’ya gitmeme noktasına sıkıştırılmamız doğru olmamıştır” diyor CHP Genel başkanı Özgür Özel.

Doğru söylüyor.

Tarihini, sicilini, tabanını, ideolojisini ve yakın geçmişini bilmelerine rağmen sürekli olarak CHP’den tuhaf demokratik beklentiler içinde olanlar var.

Onları hayatın gerçeklerine davet etmek belki boşuna olabilir.

Ama onların da umudunu canlı tutacak iyi haber şu ki, önümüzdeki dönemde CHP’nin İmralı’ya gitmek dahil farklı bir tutum alması ihtimal dışı değil.

Sadece bu, eğer gerçekleşirse, onların hayalindeki gibi demokratik sebeplerle değil, CHP açısından gayet rasyonel ve ikna edici başka sebeplerle gerçekleşecek.

Çünkü şunun bunun sıkıştırmasına benzemeyecek ölçüde güçlü bir basınç kaynağı var: Başkanlık sistemi ve bu sistemde seçim kazanmanın temel gerekleri.

Etkili olur veya olmaz, o sıkıştıracak.

Başkanlık sistemi harikadır veya Türkiye’deki şekliyle idealdir diyenlerden değilim. Hükümet sistemleri arasında anlamlı bir farklılık görenlerden de. “Güçlendirilmiş parlamentarizm” gibi fanteziler ilgimi çekmiyor ve Türkiye’deki başkanlık sisteminden dönülmesine de taraftar değilim (Özellikle de birazdan söz edeceğim faydasını gördükten sonra). Hali hazırda yürütme lehine ağır basan kuvvetler ayrılığı dengesinin sağlanması gibi bazı düzeltmelerden yanayım.

Dünyanın hiçbir ülkesinde parlamenter sistem de başkanlık sistemi de ilk tasarlandığı şekilde kalmadı. Yıllar içinde aksayan yanları düzeltildi, düzeltiliyor.

Türkiye’deki başkanlık sisteminin de geçirmesi gereken revizyonu böyle görmek gerek. Çünkü uygulama, tasarlama aşamasında öngörülmemiş bazı sorunları beraberinde getirebiliyor.

Ama amaçlanmamış olumlu sonuçları da.

Yani “muhtemelen amaçlanmamış” demek doğru olur; çünkü Özal’dan Erdoğan’a sürecin diğer mimarlarının bunu istemelerinin bir sebebi de bu olabilir.

Bu sistemde yüzde 50 1 oy almak gerekiyor ve bunun için de muhafazakarların, Kürtlerin oylarına ihtiyaç var.

Nitekim Müslüman çoğunluğun din ve vicdan özgürlüğü meselesinde bu sistem faydasını gösterdi. CHP “helalleşme”nin önemini de bu dönemde anladı.

Şimdi Kürt meselesinde de yeni adımlar gündemde. Ve yarın devletin ideolojik tarafsızlığından etnik kimlikle ilişkilendirilmemiş vatandaşlığa ve yeni bir siyasi tahayyüle uygun diğer adımlara kadar sürecin tamamlanması için başka adımlar söz konusu olduğunda, CHP de ister istemez tutum belirleyecek.

Şimdiye kadar MHP bu konuda farklı bir tutum sergiliyordu ve Ak Parti de onunla koalisyona mecbur olduğundan sesini çıkaramıyordu.

“Kürt sorununda kalıcı çözüm” veya “eşit yurttaşlık” (CHP 2025 Programı) demek yetiyordu. Bir şey yapması gerekmiyordu. Ama şimdi bu güzel sözlerin gereklerini yapmak gerekecek.

Bu da onu tarihi, ideolojisi ve tabanıyla (daha........

© Serbestiyet