“Değiştirilmesi teklif dahi edilemez (mi)!”
“Türkiye siyaseti yeniden şekillenirken sosyalist strateji” dosyasındaki diğer yazılara ulaşmak için tıklayınız.
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” (Herakleitos)
Diyalektik felsefenin temel diskurlarından biri olan bu sözü bir cümle içinde kullanmayan sosyalist yoktur sanırım. Ne var ki bir totoloji olarak bu sözleri kullanmakla sözün anlattığı şeyi anlama, çözümleme ve uygulama arasında fark vardır. Diyalektiğin ismi ile cismi arasındaki farkın elle tutulur hale geldiği şeylerden biri de strateji kavramıdır.
“Strateji, devrimin belirli bir aşamasını temel alarak, proletaryanın esas darbesinin yönünü saptamak; devrimci güçlerin (ana yedeklerin ve ikincil yedeklerin) düzenlenişi için uygun bir plan hazırlamak; devrimin belirli bir aşamasının tüm süreci boyunca bu planın gerçekleşmesi için mücadele etmektir.” (Stalin)
Stalin strateji ve taktik isimli eserinde böyle tanımlıyor stratejiyi. Daha genel bir tanımlamayla ifade etmek gerekirse strateji amaçlara ulaşmak için kullanacağımız yol, bu yolda birlikte yürüyeceğimiz ittifak güçleri, kullanacağımız mücadele araç biçim ve yöntemleri, hangi aşamalar üzerinden amaca ilerleneceğini belirleyen bütünlüklü çizgidir. Yani strateji, sadece “ne yapılacağını” değil, “nasıl, kimlerle, hangi koşullarda ve ne zaman yapılacağını” da tanımlar. Bir kalıp olarak bu tanım yanlış olmasa da askeri çağrışımları nedeniyle stratejinin katı, ‘değişmez değiştirilmesi teklif dahi edilemez’ bir şey olarak kabul görmesine vesile olması nedeniyle en hafif tabirle tartışmalıdır. Çünkü strateji hedefe doğru uzanan bir çizgi değil; toplumsal sürecin kıvrımlarının içinde ilerleyen bir yolculuktur. Düz bir plan değil, bir ritimdir; masa başında çizilen bir ok değil, tarihin içinde bulunan bir yönelimdir.
Bugün yerleşik hale gelen strateji kavramı, devrimci hareketlerin diline başından beri yerleşmiş değildi. Kavramın teori ve pratikte merkezi bir yer edinmesi, esas olarak Ekim Devrimi’nin açtığı çığır ve Komintern’in inşasıyla mümkün oldu. Lenin’in İki Taktik kitabı bile adının aksine bir taktik tartışması değil; hangi toplumsal güçlerle, hangi hizalanma üzerinden devrimci sürecin ilerleyeceğini ifade eden kapsamlı bir stratejik yönelim tartışması ve tarifidir. O dönem, strateji ve taktik birbirine ikame biçimde kullanılabiliyordu. Çünkü devrimci hareket henüz bu kavramları kendine özgü ve sistematik düzeyde ayrıştıracak bir deneyim biriktirmemişti.
Komintern’in icat ettiği “devrim tipleri” ve bunlara uygun “strateji kalıpları”, 20. yüzyılın büyük bölümünde devrimci hareketlere yön verdi. Ancak bu yön veriş, yaratıcı bir içselleştirmeden çok, şematik bir tekrar üretti. Toplumların kendi dokusu, sınıf bileşimleri, devlet biçimleri ve tarihsel kırılma noktaları bir kenara itildi; devrim stratejisi, canlı bir toplumsal analizin ürünü olmaktan çıkıp katı bir askeri planlama gibi ele alındı. Devrimci komünist parti ve güçlere ise kalıplardan kalıp beğenmek düştü!
Tarih ise bunun tam tersini gösterdi. Biraz yakından........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein