EKİ Radyosu’ndan Afganistanlı maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani’ye…

4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nün ardından…

Zonguldak’ta EKİ Radyosu’nu dinlerdik. Saat sabah altı-dokuz, öğlen on iki-iki… akşam beş-yedi buçuk… cumartesi ve pazarları saat on-iki arası, akşam beş-yedi arasındaysa kalıbımı basarım; bütün şehirde EKİ Radyosu açık olurdu. Özel günlerde daha da uzardı radyo saatleri… Bilirdik: “Söyle bana neden hırçın denizin? / Altı kara, üstü yeşil Zonguldak” diye şarkılar okuduğumuz şehrimizin hem üstünde hem altında dinlenirdi EKİ Radyosu.

Kısa adıyla EKİ (Eekaaii), uzun adıyla Zonguldak Ereğli Kömürleri İşletmesi İnsan Gücü Eğitim Radyosu’nda birbirinden şahane şarkıların, türkülerin arasında Necla Aygün’ün “Madenci arkadaş” diye başlayan anonsları yükselirdi… “Madenci arkadaş! Açacağın en ufak boşluğa kama sür.” Ya da “Domuzdamcı arkadaş! Domuzdamı yaparken direklerin üst üste gelmesine dikkat et.” Bir başka anonsta: “Madenci arkadaş! En mutlu insan alın teri ile kazanan insandır. Alın teri kanın kadar temiz ve kutsaldır” derdi. Kimi zaman da: “İşçi arkadaş; bacada çalışıyorsan mutlaka yanına emniyet lambası al. Lambanı daima yanar vaziyette tut. Lamban kendiliğinden sönerse, bacayı terk et!” Ezbere bilirdik anonsları… Sonra şarkı kesildiği yerden devam ederdi. Bir de öyle bir şey olurdu ki ne siz sorun ne ben anlatayım. Şarkılar çalarken yayın bir anda pat diye kesilirdi. Ne şarkı ne anons… Uzun bir sessizlik… İşte o anda kalbim küt küt çarpmaya başlardı.

Kimsenin bir şey söylemesi gerekmezdi. Bilirdim, bütün şehir bilirdik: Grizu patladı! Kuş gibi çırpınırdık! Biz üç kardeş bilirdik: EKİ Hastanesi’nde göğüs hastalıkları servisi hemşiresi annemiz o gün eve gelmeyecek. Yaralı maden işçilerini karşılayacak, onları sağaltmak için annem de bütün hemşireler, doktorlar gibi hastaneden ayrılmayacak.

Bir Zonguldak........

© sendika.org