menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Atmacalar, kutup ayıları, çaresizlik ve COVID…

6 0
09.10.2025

Can Kartoğlu COVID hikâyelerini anlattı.

Bilim insanı İlker Belek sorularını yanıtladı.

Sanki dünyada yer kalmamış gibi iki atmaca göz kapaklarıma pençeleriyle bastırıyor ve ince dar bir çukur açıyorlar, derinleştikçe derinleşiyor çukur… Gözlerimin bu kadar acıdıklarını bilmiyorum… Öyle bir baskı ki, açık tutamıyorum gözlerimi, açık tutmaya da çalışmıyorum, kapatıyorum. Korkuyla karışık “geçecek” diyorum kendi kendime. Geçmiyor. Geçsin diye sabaha kadar açmıyorum gözlerimi. Uyuyor muyum? Ne mümkün! Avuç içlerimi üstlerine koyuyorum, seviyorum onları, yok olmuyor. Annemin çocukluğumdaki sesi çınlıyor: “Ceylan gözlüm!” Bana mısın demiyor. Bütün dünya gözlerimin üstüne abanmış! Derken bir kutup ayısı geliyor ve sağ femur kemiğimin başına oturuyor. Ah, parçalanıyor femurum! Hayır, olamaz! 35 yıl önce Hacettepe’de ne ameliyatla kurtardı beni Profesör Adil Surat. Femurumdan kalk kutup ayısı!

Gittikçe kollarım bacaklarım lime lime kopuyor… Babam defalarca uyanıyor, tuvalete gitmek istiyor… 98’indeki babam… Kâh yardımcı kardeşimiz koşuyor yanına, kâh o uyuyakaldıkça ben gözlerimi açmadan, el yordamıyla babama yardım ediyorum. Bir lokma kalmış gücüm de gidiyor. Gözlerim ve femurumdaki acayiplik o kadar ileri ki, boğazımdaki tıpırtı bana orada kelebekler uçuşuyormuş hissi veriyor. Gözlerimdeki çukurlarla Tim Burton karakteriyken boğazımdaki tıpırtıyla Mimo’nun görünmez adasının epik kelebeklerinin yeni adası ilan ediyorum boğazımı. Yoksa nasıl geçecek gece? Düşten gerçeğe, gerçekten düşe havalanan bir salıncaktayım… Femurumdaki anneleri yetmezmiş gibi yavruları kalbimde hoplayıp zıplıyorlar şimdi de! Bacaklarımı yukarı kaldırıyorum, kalp hizama getiriyorum. “Burnundan nefes al, ağzından ver Can!” Hiçbir şey değişmiyor! “Komut verme Can!” Nefes aldığımızın farkında mıyız olağan yaşamımızda? “Bırak kendini Can!” Ah bir bırakabilse kendini Can. Kapalı gözlerimi elimle de kapatıp mutfağa gidip su içiyorum. Su iyi gelir bana hep… Sonra emanet ediyorum kendimi kendime. Yattığım yerde ayaklarımın tabanlarını birbirine yapıştırıyorum, kendimi yatıştırmak için. Karolin öğretmişti yogada. Çocukluğumda kendiliğimden otururdum öyle. Çocukken yaptığım bir şeyse iyi gelir, diyerek yapıyorum. Sonra kızım Can’ın çocukken öğrettiğini yapıyorum: Göğüs kafesimi genişletiyorum, güneşi doğuruyorum oradan gecenin bir vakti…

Ben COVID olmadım salgın boyunca. Şehir efsanesi değil, gerçekten bir kere bile olmadım. Salgında babamı yanıma aldığım ve o gün bugündür birlikte yaşadığımız için onu korumalıydım… Test yaptırmaktan hiç gocunmadım, her defasında negatif çıktım çevremde COVID vakaları olsa da… 2021’de babamı bir kontrol için hastaneye götürdüğümde babama yapılan COVID testi pozitif çıkınca onu apar topar yoğun bakıma benimle birlikte götürdüler. Ağlıyorum. Babamı nasıl bırakacağım yoğun bakıma derken, otomatik cam kapılar açıldı, bizi ittiler içeri, onlar kaldı dışarıda… Vurdum cama, dedim; “Ben negatifim!” Cam arkasından dediler; “Ama potansiyel pozitifsiniz!” İşte o zaman bile COVID olmadım o yoğun bakım odasında, servisinde.

Kalabalıklar içinde bir yaşamım yok. Hâlâ cebimde kolonyam var, hâlâ ellerimi sabunluyorum, çünkü salgından önce de cebimde kolonyam vardı, salgından önce de eve girdiğimde, bir yere gittiğimde ilk işim ellerimi sabunlamaktı…

Ertesi gün gözlerim yine aynı acı içinde… Müthiş bir baskı! Aklımda tek soru: COVID mi olmuştum yoksa? En siyah gözlüğümü taktım. Bilgisayarımı açtım. Yine de ışığını kısarak araştırmaya koyuldum; COVID var mıydı hâlâ? Hortlamış olabilir miydi? Yoksa hiç mi gitmemişti? Daha üç gün önce arayıp COVID’in yeniden varlığını gösterdiğini söylemiş, toplu taşımada maske takmam konusunda uyarmamış mıydı Gökhan? İnternette COVID haberleri 2020’lerden kalma… Dur bakayım, şu haber ‘21’den… Nerede test yapılıyor acaba? Güncel bilgiyi nasıl almalı? Kuluçka süresi ne kadardı? Ne kadar zamanda iyileşme sağlanıyordu? Ne çok insan ölmüştü COVID’den! Çocukluğumun güzeller güzeli Müjgan Hanım’ı geliyor aklıma… Canım yanıyor… Aile hekimliğinde yapılmıyormuş test. Taksim’de bir hastanede görevli doktor arkadaşıma yazıyorum; “Sizde COVID testi yapılıyor mu?” Hemen gelmiyor yanıt. O da bilmiyor. Araştırıyor. Gelen yanıtı bana geçiyor: “Yapılmıyor!” Üniversitelere sorabileceğimi söylüyor. O gün evde telefonlar ediyorum hastanelere, laboratuvarlara; “Sizde COVID testi yapılıyor mu?” Yapılıyorsa şayet kaç lira? Eve gelip yapabiliyorlar mı? Aradıklarım arasında test bedelinin en yükseği 3.500, en düşüğü 1.140 TL, şayet PCR ise. Eve gelinecekse üstüne bir 400 TL eklemek gerekiyor. Bu özel hastanelere randevu almadan gelebilir, acilden giriş yapabilir, sadece test olabilirdik, ama istiyorsak tabii ki muayene de olabilirdik, o da........

© sendika.org