Hollanda’da genel seçimler ve sonuçları: Demokrasi, koalisyonlar ve toplumsal dinamikler

Hollanda, ekonomisi ve planlı yapılanmasıyla diğer birçok ülkeye kıyasla daha oturmuş, istikrarlı bir burjuva demokrasisine sahip ülkelerden biridir. Ülkede tek partili iktidarlar neredeyse imkânsızdır; parlamentoda her zaman çok sayıda parti temsil edilir ve toplum farklı düşünceleri, inançları ve renkleri kabul eder. Bu çeşitlilik, tabandan gelen aktif mücadeleler ve toplumsal faaliyetler bütünleştirilerek başarılar paylaşılır ve başka bölgelerde de uygulanır.

Örneğin, Nederland Bekent Kleur (Hollanda Renkleri Tanıyor) adlı ulusal çalışma komitesi, farklılıkları tanıyarak ulusal düzeyde birleştirici bir rol üstlenir. Politika hayatı da benzer şekilde parçalıdır; parlamentoda hiçbir partinin yüzde 50 1 çoğunluğa ulaşması mümkün değildir. Bu nedenle koalisyon hükümetleri kurulmak zorundadır. Koalisyonlar, ideolojik olarak birbirine yakın partilerden ya da tam tersi zıt görüşlerden oluşabilir ancak devlet yönetim biçimine zarar vermeden ortak bir yol izlenir. Bu durum, Hollanda’da toleranslı ve uzlaşmacı bir politik anlayışın temelidir.

22 Kasım 2022 seçimlerinde, aşırı sağcı olarak bilinen Özgürlük Partisi (PVV) oyların yüzde 23,5’ini alarak 37 milletvekiliyle en büyük parti oldu. Partinin lideri Geert Wilders, yıllardır Müslümanlar, yabancı göçmenler ve sığınmacılar üzerinden sert söylemlerle toplumu kutuplaştırıyordu. Bu söylemler, ülke içindeki olumsuzlukların kaynağı olarak bu grupları hedef gösteriyordu.

Ancak PVV, tek başına iktidar olamadı ve diğer partiler bu söylemlere sahip bir partiyle koalisyon kurmak istemedi. Uluslararası Af Örgütü gibi kurumlar, Hollanda’nın gelişmiş demokrasisine yakışmayan bu sonuçları eleştirdi. Seçim günü PVV lideri Geert Wilders, söylemlerini yumuşatmaya çalıştıysa da seçmenler ikna olmadı. Uzun görüşmelerin ardından PVV koalisyonun ortağı oldu ancak başbakanlık verilmedi; başbakan olarak eski bir istihbaratçı atandı.

Koalisyon hükümeti, sığınmacılar kurumu ve bazı kritik görevleri PVV’ye devretmiş olsa da, bu kurumlarda herhangi bir yasa değişikliği yapılmadı. Çünkü Hollanda’nın devlet politikası ve işgücü ihtiyacı, bireysel partilerin istek ve egolarıyla değiştirilemeyecek kadar köklüdür. Aşırı sağcı politikalar, ülkede kalıcı olarak yer bulamadı ve aşırı sağın topluma kendi rengini vermesi mümkün olmadı.

Hollanda’da yerel politikalar yalnızca iç meselelerle sınırlı kalmıyor; uluslararası gelişmeler de........

© sendika.org