ÖĞRETMEN Mİ? OLSUN
Okuduğunuz yazının başlığı ne olsun diye düşünürken üniversiteyi kazandığım ilk yıllarda bir akraba buluşmasında yaşadığım olay aklıma geldi. Bir akrabam ne yaptın sınavı, nereyi kazandın diye sorunca öğretmenlik kazandım diye sevinçle cevap vermiştim. Aldığım cevap öğretmenlik mesleğine bakışı ve yaşanılan sorunları açıklıyordu aslında? "Öğretmenlik mi? Olsun, hiç yoktan iyidir."
Türkiye'de öğretmenlik artık tek bir sorunla açıklanabilecek bir meslek değil. Sınavıyla ayrı, mülakatıyla ayrı, maaşıyla ayrı, itibarıyla ayrı, idarecisiyle ayrı? Her katmanı, diğerini besleyen çoklu bir kriz döngüsüne dönüşmüş durumda.
Ve ironik olansa şu: Eğitim sistemi çökerken kimse gürültüyü duymuyor. Çünkü kimse sınıfa giren o insanı gerçekten görmüyor.
Üniversiteden Diplomalı Bir Belirsizliğe
Yıllarca emek verip mezun olan bir genç düşünün? Hayali öğretmen olmak. Ama karşısında bitmeyen bir labirent:
Sınavda derece yapmış bir gencin, birkaç dakikalık mülakatla elendiği bir sistemde sorun artık teknik değildir;ahlaki bir yara hâline gelmiştir.
Her yıl binlerce genç öğretmen adayı, kariyerini eğitim üzerine kurmuşken, "Acaba başka sektöre mi yönelsem?" sorusuyla baş başa kalıyor. Çünkü bu ülkede genç bir öğretmenin geleceği, kendi emeğiyle değil, sistemin rastgeleliğiyle şekilleniyor.
Eğitim Sisteminin Karanlık Aynası: Ücretli Öğretmenlik
Eğitim açığı olan her ülke önce öğretmen atar. Biz ise yıllardır başka bir yol seçiyoruz: Ücretli öğretmenlik.
Aynı işi yapıp farklı ücret alan insanlar? Bir okul içinde farklı statüler?
Bu manzara, modern köleliğin bir tanımıdır ve Türkiye bunu eğitimin göbeğinde uygulamaktadır. Bu tabloyu görüp........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden