Anayasa bahane hedef bölünme! Türk milleti uyanık olmalıdır! |
Samsun Kent Haber köşe yazarı Ömer Süslü, 'Anayasa bahane hedef bölünme' başlıklı ilk köşe yazısında "Ve bu niyet, dün olduğu gibi bugün de, ülkenin bütünlüğünü hedef almaktadır. Türk milleti her zamankinden daha fazla dikkatli ve uyanık olmalıdır." dedi.
Türkiye'de bugün ayrılıkçı Kürt hareketinin 1924 Anayasası'na yönelttiği itirazlar, ilk bakışta bir "hak, özgürlük ve demokrasi" tartışması gibi sunulmaktadır. Oysa tarihsel süreklilik dikkatle incelendiğinde, anayasa eleştirilerinin bir amaç değil; asıl hedefi perdeleyen bir araç olduğu görülür. Mesele ne tek başına Cumhuriyet'tir ne de belirli bir anayasal metin. Mesele, devletin varlığı ve ülkenin bütünlüğüdür. Bu gerçeği görmek için Cumhuriyet sonrasına değil, Cumhuriyet öncesine bakmak gerekir.
Cumhuriyet'ten Önce Başlayan Ayrılıkçı Hat
Bir iddianın samimiyeti, tarih karşısındaki tutarlılığıyla ölçülür. Eğer bugün dile getirilen itirazlar gerçekten "Cumhuriyet'in yanlışları"na dayanıyorsa, aynı çevrelerin Osmanlı Devleti'ne karşı sergiledikleri tutum izah edilemez. Oysa gerçek şudur: Ayrılıkçı Kürt siyasal hareketleri, Cumhuriyet kurulmadan önce sahneye çıkmıştır.
Mondros Mütarekesi'nin ardından, devletin fiilen tasfiye edildiği bir dönemde İstanbul merkezli olarak kurulan Kürt cemiyetleri, Anadolu'nun kaderini paylaşmak yerine, Anadolu'dan kopmayı tercih etmiştir. Bunların başında:
Kürdistan Teali Cemiyeti (1918): Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bağımsız veya özerk bir Kürdistan hedeflemiş, İtilaf Devletleriyle temas kurmuş, Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı'nın değil, ayrılıkçı bir yapının temsilini aramıştır.
Kürdistan İstiklal Cemiyeti ve benzeri yapılanmalar: Wilson Prensipleri'ni dayanak göstererek uluslararası müdahaleyi teşvik etmiş, Anadolu'da başlayan direnişi zayıflatacak bir........