Tanju Çolak yazdı: Felaket denilen bir randevudan..
Açık konuşalım… Bu maça çıkmadan önce hepimiz İspanya’yı ağır favori görüyorduk. Konya’daki 6–0’ın izi silinmemiş, üstüne bir de rotasyonlu, kulüplerinde az oynayanlardan kurulmuş 11’i görünce “Bu iş ağır farka gider” diyen çoktu. Dakika 4’te golü de yiyince, Türkiye’de milyonlarca insanın aklından aynı cümle geçti: “Yine hezimet geliyor.” Ama bu kez senaryo öyle yazılmadı; bu sefer çökmedik.
İspanya bu maça üç unvanla çıktı: Tüm maçlarını kazanmak, gol yememek ve grubu namağlup bitirmek. Maç bittiğinde bu üç tacın ikisi yere düştü. Artık ne tüm maçlarını kazanan takım, ne de gol yemeden devam eden bir ekipler; ellerinde sadece “namağlup” etiketi kaldı. Bunu da tam kadro değil, rotasyon kokan bir Türkiye yaptı.
Rakamlar sert: s’e ' topla oynama, 709’a 230 pas, 21’e 13 şut… Kâğıt “oyun İspanya’da” diyor ama bir şey daha söylüyor: 21 şuta karşı 13 şut, 9 isabetliye karşı 7 isabet bulmuşsun. Yani sadece dayanmak için sahaya çıkmamış, her çıktığında dişe dokunur tehdit üretmişsin. Top onların ayağında, ama maça ruh katan taraf........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden