Toplum olarak nereye gidiyoruz?
Artık haberlere bakmak gelmiyor içimden.
Minicik bebeğe tecavüz edenler, yaşlı annesini öldürenler, ailesini, çoluğunu çocuğunu, eşini katledenler, tecavüz, gasp, cinayet.
Neler oluyor bize, nereye gidiyoruz?
Ahlaki bir çöküş mü yaşıyoruz?
Toplumun sinirleri mi bozuk?
Geçim, yaşam zorlukları mı toplumu zorluyor?
Yoksa merhamet ve vicdan mı ortadan kalktı?
Allah korkusu zaten neredeyse sıfır…
Kanundan, nizamdan, polisten jandarmadan kimse çekinmiyor artık.
Bazen diyorum ki psikiyatrik hastalıklar aşırı oranda artmış olmalı ki, bu olaylar alabildiğine hız kazandı.
Öyle ya yukarıda saydığım suçları ancak bir akıl hastası işleyebilir.
Bir annenin kendi çocuğunu öldürebilmesi için ya akıl hastası olması lazım ya da merhametsiz, belki de çaresiz…
Ama çaresizlik de yeterli bir sebep olarak görünmüyor insana…
Ya da bir evladın hasta ve yaşlı annesini darp ederek öldürmesi için ultra manyak olması lazım.
Bir bebeğe tecavüz edecek tıynette adam zaten insanlıktan çıkmış, aşağılık bir hayvana dönüşmüştür.
Alkol, uyuşturucu ve benzeri maddeler de insan aklını ve vicdanını perdeleyen zararlı alışkanlıklar.
Mesela alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı artışa mı geçti toplumda?
Mesela uyuşturucu yaşının 13-14’lere düştüğünü söyleyenler var.
Böyleyse durum korkunç bir tabloyla karşı karşıyayız.
Maneviyat eksikliği olabilir mi?
Bir insan kanundan nizamdan korkmuyorsa başka neden korkabilir?
Kanunlarımız işlenen suçlar karşısında yeterince caydırıcı değil mi?
Pek çoğumuz bu soruya “evet” diyecektir sanırım.
Öyleyse kanun yapıcılar neyi bekliyorlar?
Mesela taammüden adam öldürmenin cezası üç beş yıl yatıp çıkmak mı olmalı?
Neden ciddi ciddi “kısasa kısas” üzerinde düşünmüyoruz?
Bir bebeğe tecavüz edip o masum sabinin yaşam hakkını elinden almanın cezası neden idam değil?
Neden memlekette herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor?
Yasama organı bu........
© Samimi Haber
visit website