Mikets - UMUDU KAYBETMEMEK

Yosef’in kardeşleri, Erets Yisrael’de şiddetli bir kıtlıkla karşı karşıya kaldıkları için tahıl satın almak üzere Mısır’a gelir. Peraşamızda Yosef ile kardeşleri arasında yıllar sonra ilk karşılaşma gerçekleşmektedir. Firavundan sonraki ikinci adam olan Mısır idarecisinin önünde dururlar. Elbette karşılarındaki Yosef’tir ama kendisi onları tanısa da bunu belli etmez. Kardeşleri ise onu zaten tanıyamaz. Yosef, onları casus olarak Mısır’a gelmekle suçlamaya devam eder. İddialarını kanıtlamanın tek yolunun Binyamin ile gelmek olduğunu söyler. Gerekli yiyeceği verir ve konuyu kapatır.

Kardeşler, bu beklenmedik kargaşayı düşününce, yıllar önce Yosef’e yaptıklarının karşılığını almakta olduklarını idrak ederler. Pasuk kendi aralarında konuştuklarını Yosef’in bunu elbette anladığını, bu konuşma ile hüzünlenip ağladığını, ancak duruşundan taviz vermediğini anlatır.

“Ne yazık ki, biz kardeşimizin durumu konusunda suçluyuz; çünkü o bize yalvarırken sıkıntısını gördük, fakat dinlemedik.”

Rav Samson Raphael Hirsch, kardeşlerin kullandığı ve ‘suçluyuz’ anlamına gelen ‘aşemim’ sözcüğünün aynı zamanda ‘şemama / yıkım’ kelimesi ile bağlantılı olduğunu öğretir. Kişi bir hata yaptığını, tamamen yanlış bir yol seçtiğini fark ettiğinde, içinde yıkıcı bir boşluk hissi hisseder. Rav Hirsch, ‘aşemim’ kelimesinin ilk harfi olan ‘Alef’ harfinin ‘ani’ yani kişinin kendisini temsil ettiğini ve dolayısıyla bu sözcüğün anlamının “kendime yıkım getirdim” demek olduğunu açıklar. Bir şeyden pişman olduğumuzda, sevimsiz sonuçları olan ciddi bir hata yaptığımızı fark ettiğimizde, genellikle kendi yıkımımıza........

© Şalom