Değişen siyasi iklimde “İçine Kapanan bir Toplum: Türk Yahudileri”

1927 Elza Niyego Cinayeti sonrasında Moiz Kohen’in (Tekin Alp) ‘Türkleştirme’ kitabında Kohen Türk Yahudileri’ne topluma hızlıca adapte olabilmeleri için bazı tavsiyelerde bulunur. Bunların içinde adların Türkleşmesi, konuşma dilinin Türkçeleşmesi, duaların Türkçeleşmesi, azınlık zihniyetinden vazgeçme, çocukların yalnız Türk okullarına gönderilmesi gibi örnekleri görebiliriz. Nitekim aynı dönemlerde yayına giren Avram Galanti’nin ‘Türkler ve Yahudiler’ isimli eseri de Türkler ve Yahudiler arasındaki tarihsel bağlara, her iki tarafın birbirine tarih içinde sağladıkları yararlara ve sadakatlerine ağırlıklı değinmiştir. Nitekim İstanbul işgal altında iken bile 1920 yılındaki son Osmanlı Meclis-i Mebusan seçimlerine sadece azınlıklar içinde kendini Türklerle birlikte vatandaş sayan Yahudiler katılmıştı.

Modern Cumhuriyetimizin ikinci on yılının başlangıcından, dünyada Nazizm ve ırkçılığın tavan yaptığı dönemlere değin maalesef bütün dünya Yahudileri gibi Türk Yahudileri de bir yandan Holokost’tan kurtulmuş olsalar da bu iklimden ağır etkilenmişti. Bir taraftan 1933 Üniversite Reformu ile birlikte Atatürk’ün öngörüsüyle Alman hocaların Türkiye’ye kabulleri öte yandan 1927 Elza Niyego ile başlayan sürecin 1934 Trakya, 1941 20 Kur’a Nafia Askerliği, 1942 Varlık Vergisi ve ödeyemeyenlerin Aşkale’ye gönderilmesi ile karanlık dönem ve karşısındakini ‘eşit birer vatandaş’ görememe durumu aynı tarihsel süreçte kendini........

© Şalom