Yerçekiminin tersine çağlayan şelalenin ülkesinde
Gecenin içinde dümdüz yollarda gidiyoruz. Esasen kendi coğrafyamızda bildiğimize göre gece de değil. Sabah 9.00’u biraz geçmiş. Ama Aylak Gezi Kulübü ile bulunduğumuz coğrafyada gün yaklaşık bir saat sonra aydınlanacak. Güneşin yüzünü ise henüz göremedik. Kısmetimize bulutlu bir haftaya denk gelmişiz. Bu yüzden kuzey ışıklarını da henüz görmedik. Güçlü rüzgar yer yer savuruyor aracımızı. Geniş düzlüklerin arasında kilometrelerce yaşam olmadan ilerliyoruz. Mavinin ve beyazın sisli -büyülü- tonlarını yer yer kuru otların beji kesiyor. Yüzüklerin Efendisi’nin Orta Dünya’sını andıran, neredeyse dümdüz bir coğrafya burası. Küçük Buzul Çağında buzların ağırlığında suya gömülmüş bir ada. Sonrasında iklim ısındıkça yavaş yavaş suyun üzerine yeniden çıkmış İzlanda’dayız. Adanın güneyinde ilerliyoruz. Coğrafyanın doğal güzelliklerini görmeye gelmişiz. Yer çekimine rağmen dünyanın tersine döndüğünü bile görebilirsiniz burada. Nitekim suyu göğe doğru çağlayan bir şelalenin önünden geçiyoruz. Öylesine güçlü bir rüzgar var havada. Yol kenarı çoğunlukla lav ve bazalt arazi… Ama birden önünüzde bir kenarı 900 metreye kadar dimdik yükselen bir tepe çıkıveriyor. Masanın üzerinde dev bir pasta misali çıkıyorlar karşınıza. Yer yer kar ve buzla kaplı. Yer yer saman sarısı, yosun yeşili ve kahverengi. Volkanik bir coğrafyadayız. Yumuşak kaya oluşumları bunlar. Sert rüzgarın etkisine açık. Sert rüzgarın etkisinde kenarları dikleşmiş. Düzleşmiş. Sert rüzgar deyince özellikle bazı uç noktalarda saatte 110 kilometreyi deneyimledik. Çamaşır makinesinde bir çamaşır oradan oraya savrulurken nasıl hissederse biz de öyle hissediyoruz. Ama biz savrulmamaya bakıyoruz. Rüzgarın birdenbire sizi bedeninizin her açısından vurduğu noktada adım atmayı bırakıyorsunuz. Kaslarınızın gücü önemli. Biraz küçülüyorsunuz. Bacak kaslarınız, kalça kaslarınız, karın kaslarınız, hepsi görevde.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden