Zeki Kamilzade kardeşinizi artık bir miktar tanıdınız kârilerim. Kendisi gayet evhamlıdır. Herşeye bir kulp takar mutlaka. Idısını-dıdısını kurcalar. Cücüğüne kadar inceler. İlla bir komplo teorisi de yumurtlar hakkında. (Bize bu zekavet boşuna mı verildi muhterem kârilerim? Omuzlarımızın üzerinde saksı gezdirmiyoruz. Öhöm yani.) İşte, bu yazıda da, olimpiyatlar hakkında uydurduğu bir tanesini yumurtlayacaktır. Hele hazır durun. Zira komplo teorileri şişede durduğu gibi durmaz. Zaten komplo teorileri şişede durmaz. (Bu deyimi neden kullandığımı ben de bilmiyorum.) O halde içeriye sağ ayağımızı bir atalım. Sünnete ittiba edelim. Her hayrın başı bismillah. Gerisi güzellikle gelir inşaallah.
İşte yazmaya başlıyorum.
İlk ilişeceğim konu 'yarışma psikolojisi' üzerine olacak. Zira yarışma psikolojisi bir diğer anlamda 'taklid psikolojisi'dir. Yarışılan aynı zamanda taklid edilir. Yarışmakta ilgi vardır. İlgide de taklid olacaktır.
Kanaatimce, düşmanın tuzağına düşmenin yollarından birisi de, 'onun tayin ettiği alanlarda ve usûllerle yarışmak'tır. Daha doğrusu, hangi şekillerde-çerçevede yarışacağınızı tayin eden hasım, zaten kazanıyordur. Kazansa da kazanıyordur, kaybetse de kazanıyordur, çünkü (hem de paşa gönlünüzle) sizi kendisine benzetiyordur. Orada artık sizin için kazanmak diye bir ihtimal olamaz. Ancak tuzağa düşmek olur. En güzel misali 'güzellik yarışmaları' kisvesiyle kazanılan başarılardır. Uyanık Batı dünyası elbette kızlarınızla kızlarını yenmenize ses çıkarmaz. Zira kazanmanız aslında onların kazanması anlamına gelir.
Bir müslüman kızının, ancak kocasına helal olan yerlerini cümle insanlar önünde açıp gezmesi, ehl-i küfür için cepteki birinci zaferdir. Hatta şu kazandıkları harple bile kazanılmayacak bir zaferdir. Ayrıca bir de yarışmadaki birinciliği almasına gerek yoktur. Onu seve seve size bırakır. Siz kupayı alıp evinize götürürsünüz, o da sizden kopardığı neyse onu alıp götürür, eksildiğinizi farketmezsiniz bile...
Nihayetinde sürecin Batı'dan yana işlediğini düşünüyorum. Ne yazık ki! Kumarı her zaman oynatan kazanıyor. Kadınlarla ilgili alanlarda işin hepten hezimet şeklini aldığını görmekle beraber diğer alanlarla ilgili de şüphelerimi terketmiş değilim. Çünkü ikinci olarak da şunun altını çizmek gerektiğini düşünmekteyim:........