Ramazân Okumaları-3

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِۤى اُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى للِنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِ

âyetinin bir sırrını, sıyâm-ı Ramazân'ın YETMİŞ HİKMETLERİNDEN dokuz hikmetinin beyâniyle o sırr-ı azîmi tefsîr ediyor.”

Mektûbât 512 : Fihriste-i Mektûbât

Bir âyette yetmiş hikmetin bulunması, Kur'ân-ı Kerîm'in derînliğini ve çok katmanlı anlamını vurgular. İslâm âlimleri, Kur'ân-ı Kerîm'in lafzî (sözcüklerin yüzey anlamı) ve bâtınî (derîn, gizli anlamlar) olmak üzere birden fazla anlam düzeyine sâhip olduğunu ifâde ederler. Bu çok katmanlı anlam, Kur'ân-ı Kerîm'in her okuyucuya farklı zamânlarda ve farklı durumlarda yeni anlamlar sunabilmesini sağlar. Bu durum, Kur'ân-ı Kerîm'in evrensel ve zamânsız mesajının bir yansımasıdır.

"Yetmiş hikmet" ifâdesi, bir âyetin sınırsız anlam ve dersler içerebileceğinin bir tezahürü olarak kabûl edilir. "Yetmiş" sayısı, İslâmî literatürde, bir çokluk veya genişlik simgesi olarak sıkça kullanılır ve burada literal bir sayıdan ziyâde, "çok sayıda" veya "sayısız" anlamına gelir. Bu, Kur'ân-ı Kerîm âyetlerinin her birinin, insânın anlayışının ötesinde bir bilgelik ve derînlik barındırdığını gösterir.

Bu anlamda, bir âyette "yetmiş hikmet" bulunması, Kur’ân-ı Kerîm’in sâdece yüzeydeki anlamıyla değil, aynı zamânda her bir müminin kendi yaşamı, deneyimleri ve içinde bulunduğu rûhsal durumla ilintili olarak çıkarabileceği derîn dersler ve hikmetler ile dolu olduğunu işâret eder. Kur’ân-ı Kerîm’in bu özelliği, onu her zamân güncel kılar ve müminlere hayâtlarının her aşamasında rehberlik edebilir bir kaynak olmasını sağlar.

Sıyâm-ı Ramazân'ın YETMİŞ hikmetlerinden DOKUZ hikmetinin beyâniyle o sırr-ı azîmi tefsîr ediyor

Risâle-i Nûr'un Ramazân Risâlesi, sâdece bir ayın mânevî derînliğini keşfetmekle kalmayıp, aynı zamânda Kur’ân-ı Kerîm'in sonsuz hikmetlerine dâir bir pencere aralar. Bedîüzzamân Hazretleri, bu eserinde dokuz hikmeti ele alarak, Ramazân-ı Şerîf'in yalnızca bir ibâdet ayı olmadığını; aynı zamânda bir hikmet hazînesi olduğunu ortaya koyar. Ancak dikkât çekici olan, bu dokuz hikmetin, aslında "yetmiş hikmet"ten sâdece bir bölüm olmasıdır. Bu durum, Ramazân Risâlesi’nin ve Ramazân-ı Şerîf’in katmanlı doğasını vurgular: Her bir katman, okuyucunun veya müminin derînliklerine ulaşır ve orada yeni anlamlar, dersler açığa çıkarır.

"Yetmiş hikmet" ifâdesi, sembolik bir anlam taşır; Kur’ân-ı Kerîm’in ve dolayısıyla Ramazân-ı Şerîf’in, üzerinde düşünüldükçe bitmek bilmeyen, sınırsız bir bilgelik ve derînlik kaynağı olduğunu gösterir. "Dokuz hikmet" ise, bu sonsuz okyanusun sâdece yüzeyine dokunur. Her bir hikmet, kendi içinde bir evren kadar geniş ve derîndir. Altı sayfalık bir metinde bile bu derînliğin nasıl barındırıldığına dâir bir merâk uyandırır. Bu, Risâle-i Nûr'un Ramazân Risâlesi'nin, okuyucusuna her okunduğunda, her tefekkür edildiğinde yeni kapılar açan bir eser olduğunu gösterir.

Eserin bu özelliği, iknâ sanatının bir tezahürü olarak da düşünülebilir.........

© Risale Haber