Bediüzzaman Said Nursi ve Kelâm ilmi

Bediüzzaman Said Nursi, 20. yüzyılın önemli İslam âlimlerinden biridir.

Kelam ilmi ise, İslam düşüncesinin temel prensiplerini ve inançları sistematik olarak ele alan bir disiplindir.

Bediüzzaman Said Nursi, telif etmiş olduğu Risale-i Nur Külliyatı ismindeki 21 cilt olan eserlerinde kelam ilminin yanı sıra tasavvuf, tefsir, fıkıh gibi İslam ilimlerinde de önemli eserler vermiştir.

Bediüzzaman'ın eserlerinde kelam ilmiyle ilgili pek çok konuya değinmiş ve İslamiyet'in temellerini detaylı bir şekilde ele almıştır.

Eserlerinde aynı zamanda modern düşünceye karşı İslam'ın doğrularını savunmuştur. Hıristiyanlık’ta olduğu gibi “bilim ve din çatışma halindedir” anlayışının İslamiyet'e olan izdüşümünü tamamen ortadan kaldırır.

Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleri günümüzde de önemini koruyan ve geniş bir okuyucu kitlesine hitap eden eserler arasında yer almasının bir sebebi de kelam, mantık, felsefe, akaid gibi ilimleri bir metinde, bir meselede başarılı bir şekilde karşımıza koyabilmesidir.

"Sözler", "Mektubat", "Lem'alar", "Şualar" Risale-i Nur Külliyatı’nın temel kitaplarıdır. Bu dört eser yaklaşık 3000 sayfa civarındadır. Bu eserlerde kelam ilminin konularına da değinerek İslam'ın temel inançları üzerinde derinlemesine düşünce ve tefekkür yapmamızı sağlamaktadır. Bediüzzaman, Kur’an-ı Kerim'deki tefekkür ayetlerini adeta her eserinde işlemiştir. Külliyat içinde atıflı olarak yapılan okuma ve derleme çalışmalarıyla meseleler çok net olarak anlaşılabiliyor.

Tefekkür ile İlgili Ayet ve Hadisler

Tefekkür nedir, Kur’an’da geçiyor mu? Kur’an-ı Kerim’de geçen tefekkür ile ilgili ayet ve hadisler.

Yüce Allah'ın yarattıklarının büyüklüğünü, dünyanın bir sonu olduğunu, âhiretin dehşetli durumlarını, dünya ve âhiretin öteki hallerini, nefsin kusurlu oluşunu, onu arındırmayı ve doğruluğa yönlendirmeyi düşünmek hakkında ayet ve hadisler.

TEFEKKÜR NEDİR?

Tefekkür sözlükte “düşünme, düşünüş” demektir. Tefekkür, “bir şey hakkında iyice düşünmek, bir işin sonucunu hesaplamak” anlamında kullanılan terimdir.

Kur'ân'da bu kavram fiil şeklinde 18 âyette geçmiş, düşünülmesi teşvik edilmiş ve düşünenler övülmüştür. Yazımıza bir kaç ayeti alıyoruz.

Düşünce ve tefekkür arasındaki farkı şu şekilde izah edebiliriz. Düşünce, herhangi bir şeyi irdelemektir. Bunun sonucunda Allah'a, İslamiyet'e bağlaya bilirse düşünce tefekküre döner artık.

TEFEKKÜR İLE İLGİLİ AYETLERDEN

1. "De ki; size sâde bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer iki­şer, birer birer kalkıp (huzurunda) durun, sonra iyi düşünün!" (Sebe sûresi, 46)

Tefekkür, dürüstlüğün fikrî yönünü yani temelini teşkil etmektedir.

2. "Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ar­dınca gelip gidişinde akıl sahipleri için (Allah'ın birliğine, yüce kudreti­ne delâlet eden) âyetler vardır. Onlar ki ayakta iken, otururken, yan­ları üzerine yatarkan Allah'ı zikrederler, göklerle yerin yaratılışını dü­şünürler de, 'Rabbimiz, bunu boş yere yaratmadın, sen (tüm kusurlar­dan) münezzehsin, bizi cehennem azabından koru' derler." ( Al-i İmrân sûresi, 190-191)

3. "Onlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bak(ıp ibret al)mazlar mı? Sen hatırlat. Zira sen sâde bir hatırlatıcısın." (Gâşiye sûresi, 17-21)

4. "Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce yaşayanların kötü sonlarına bakmazlar mı? Allah onları yerle bir etmiştir. Kâfirleri de aynı azab beklemektedir." (Muhammed sûresi, 10)

Risale-i Nur Külliyatı, kelam ilmi ve İslam düşüncesiyle ilgilenenler için önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir. İslam'ın temel prensipleri, akaid konuları ve İslam'ın insan hayatına getirdiği değerler detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Çünkü bu ilmi, modern çağın ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden yorumlamış ve geliştirmiştir ve zamanın formatına sunmuştur. Onun kelam anlayışı, klasik kelamcılardan farklı olarak, dönemin bilimsel ve felsefi meselelerine de cevap vererek şekillenmiştir. Her ilimde olduğu gibi Kelam ilminde de zamanın etkisi yadsınamaz.

İman Hakikatlerinin Savunulması

Bediüzzaman, kelam ilminin en temel hedefi olan iman hakikatlerinin savunulmasına büyük önem vermiştir. Risale-i Nur Külliyatı'nda Allah'ın varlığı, birliği, ahiret, nübüvvet gibi temel inanç esaslarını akli ve mantıki delillerle izah eder. Özellikle 20. yüzyılda artan materyalizm, pozitivizm ve sekülerizme karşı bu hakikatleri müdafaa etmeyi bir vazife bilmiştir ve müsbet bir şekilde yani kimseye sataşmadan yapmıştır.

Akıl ve Nakil Dengesi:

Bediüzzaman, kelam ilminde akıl ile nakil (vahiy) arasındaki dengeyi gözetmiştir. Akıl ile dini hakikatlerin kavranabileceğini savunmuş, ancak aklın sınırlarını da vurgulamıştır. Risaleler, aklın rehberliğinde iman hakikatlerinin derinlemesine anlaşılmasını hedefleyen eserlerdir. Bu yaklaşım, onun kelam ilmindeki yenilikçi yönlerinden de birisidir.

İlim ile Din Arasındaki Uyum:

Bediüzzaman, modern bilimin bulguları ile İslam’ın iman esasları arasında bir çelişki olmadığını savunur.

Bilimi Allah’ın varlığını ve kudretini anlamada bir araç olarak görür. Özellikle tabiat, kainat ve yaratılışla ilgili konuları işlerken bilimsel bulguları kullanarak Allah’ın varlığını delillendirir. Bu yönüyle kelam ilmine bilimsel bir perspektif kazandırmıştır.

Zamanın İhtiyaçlarına Uygun Kelam:

Bediüzzaman, kelam ilmini klasik düzlemden çıkarıp, çağdaş meselelerle ilişkilendirerek geliştirmiştir.

Materyalizm, sekülerizm, ateizm gibi modern felsefi akımlara karşı İslam inanç esaslarını savunmak ve yeni argümanlar geliştirmek onun öncelikleri arasında yer almıştır. Ona göre, her çağın kendine has sorunları, getirdiği soru ve tereddütler vardır ve bu sorunlar o çağa uygun bir kelam anlayışıyla çözülmelidir. Bediüzzaman'ın eserleri de işte tam bu noktaya parmak basarak meselelerin çözümünü yapmaktadır.

Toplumsal İman Problemleri:

Bediüzzaman’ın kelam anlayışında, ferdin iman problemlerinin yanı sıra toplumsal iman krizlerine de çözüm bulmak önemli bir yer tutar. Toplumsal ahlakın bozulmasını ve manevi değerlerin zayıflamasını, yanlış düşünce sistemleri ve inançsızlık akımlarıyla ilişkilendirmiş, kelam ilmini bu sorunlara karşı bir kalkan olarak kullanmıştır. Burada toplumu oluşturan fertlerin ne kadar sağlam ayak üzerinde durursa toplumun o kadar sağlam olacağının altını çizmek gerekiyor.

Bediüzzaman Said Nursi’nin kelam ilmi ile ilişkisi daha derin ve kapsamlı bir perspektife sahiptir. Onun bu alandaki yaklaşımı sadece bireysel iman ve inanç savunusuyla sınırlı kalmaz, aynı zamanda sosyal ve entelektüel dünyaya da hitap eder.

Müspet Hareket ve Kelam İlmine Yaklaşımı

Bediüzzaman, İslam dünyasında görülen fikri dağınıklığı ve çatışmaları çözmek için müspet hareket anlayışını geliştirmiştir.

Bu, kelam ilminde farklı görüşlere, inançsızlık akımlarına veya şüpheciliklere karşı bir........

© Risale Haber