"Marmara Iğdırlılar Dernekler Federasyonu yürek yakan Gazze katliamını tel'in etmek, Filistin'e destek vermek ve Mescid-i Aksa'nın son bekçisi olan hemşehrileri Hasan Onbaşı'ya vefa göstermek amacıyla, 03 Aralık Pazar günü Kocaeli'nin Çayırova ilçesinde bir anma programı düzenledi. Geceye Kocaeli milletvekilleri, B.şehir ve ilçe belediye başkanları, ilçe kaymakamları ve bölgedeki Iğdırlılar iştirak ettiler."
"Ömürden kırklayamadım Ya Resûlallah
"Affı senden mi dileneyim, yoksa sahibinden mi?
"Yoksa burayı yurt tutan Süleyman'dan mı?"
Bir tarihçiden nakledilen yukarıdaki sözlerin sahibi, hüzünlü ve bir o kadar destansı hikâyesini aşağıda okuyacağınız Osmanlının Kudüs'teki son nöbetçisi: Iğdırlı Onbaşı Hasan'dır.
Gazeteci merhûm İlhan Bardakçı, Kudüs'te karşılaştığı Iğdırlı Hasan Onbaşı’yı şöyle anlatmıştı:
1972 senesiydi. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de onları izlemek için oradaydık. Bir sıcak mayıs akşamıydı. Her ziyarette olduğu gibi sıradan bir işti anlayacağınız.
Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye başladılar. Kafile olarak Mescid-i Aksa’ya vardık. Heyecanlanmıştım asırlık merdivenlerden yukarı çıkarken. Üstteki avluya ‘on iki bin şamdanlı avlu’ diyorlar. Yavuz Sultan Selim Han, Kudüs’e gelince bu avluda on iki bin şamdan mum yaktırmış. Koca Osmanlı ordusu yatsı namazını o mumların ışığında kılmış, adı oradan geliyor.
Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Doksan yaşlarında bir adam…
Üzerinde kendinden daha yaşlı bir asker üniforması; her yanı yama içinde, hatta bazı yamaların bile tekrar yamanmış olduğu bir elbise... Asırlık ağaçların gövdesindeki halkalar misali yamaları yaşını göstermeye çalışıyordu sanki. Orada ayakta bekliyordu, sırtına zorla yapıştırılmış gibi duran hafif kamburu da olmasa dimdik duracaktı. İki metreye yakın boyu ile yaşlıydı ama bir o kadar da vakur...
Şaşırmıştım. ‘Acaba bu adam bu sıcakta güneş altında neden dikilip duruyor’ dedim içimden. Bizi gezdiren rehbere sordum; ‘Ben kendimi bildim bileli her gün buraya gelir. Akşama kadar bekler. Ne kimseyi dinler, ne de kimseyle konuşur. Sadece bekler, delinin teki herhalde.’ dedi. Bu yaşta bu sıcakta sebepsiz beklemeyeceğini biliyordum.
Bembeyaz sakalının hafif titremesi........