Dahile Gazel Okumak |
(Azizü’n Nefs’e Dair Birkaç Kelâm)
Gerek şahsen çok değerli bulduğum bu sütunda, gerek daha önce muhtelif mevkute ve sanal mecralarda neşredilen kalem mahsûlatımızı okuyan bazı dostlarımız, bazen eksik bıraktığımız hususları tekmil, bazen hata ve kusurlarımızı tashih, tavzih ve ikaz, bazen de isabet edilen konularda tebrik, teşvik ve duâ için şahsen tanıdıklarımız bizzat temas kurarlar, yazılanlar hakkında fikir teatisi ederiz. Bazen de henüz tanışma veya görüşme imkânı bulamadığımız bazı okuyucular bir yol bulup yazılıp çizilenler hakkında kanaatlerini beyan ediyorlar. Bu teati okuyucu ile yazar arasında gıyaben de olsa hem güzel dostluğun başlamasına, hem de yazarın fikrî mahsûlünün okuyucu nezdinde nasıl karşılık bulduğunun anlaşılması bakımından yazar için de önemli bir miyar, modern tabirle parametredir. Seviyeli üslûpla ve insaf ölçüleriyle yapılan tenkit ve yol gösterici mahiyetteki değerlendirmelerin hepsini dikkate alır ve başımıza tac ederiz. (Bu vesileyle sevgili editörümüze de bir talebimizi iletelim. Sütunlarda yazarın e-posta adresleri konulabilir.)
Kendisiyle şahsen tanışma imkânı bulamadığım, ancak müşterek dostlarımız vesilesiyle bizimle temas kuran ilim ehli müdakkik bir dost, vaktiyle hac farizemize dair hatıratımızı tefrika ettiğimiz yazı dizisini takip ederken değindiğimiz, ancak pek çok eserde geçmeyen bazı bilgiler hakkında tafsilat istemiş, birkaç hususta eksik bıraktığımız bilgilerin de ikmal edilmesine vesile olmuştu. Bu dost ile ara sıra halen yazışırız.
Ömrünün ilimle ve salih amellerle geçmesini temennî ettiğim bu dost ve kardeş, edebiyat dehası olan merhûm Ali Nihad Tarlan’ın şaheser denilmeye sezâ bir gazelini üç-dört sene kadar önce mesaj yoluyla iletmiş, şiirin bir beyitindeki sırlarla dolu bir terkibin mânâsını sormuştu. Gerçi o vakit kısaca izah etmiştik fakat ya unuttu ya da izahtan tatmin olmamıştı ki aynı gazeli tekrar iletip yine izah istedi. Gazel tarzında yazılan şiiri tetkik ederek, meşhur deyimde ifade olunduğu üzere, gazeli “Hariçten” değil, birlikte “Dahilden” çok hoş ve manidar bir gazel okuyalım:
GAZEL
Bulmadım yâr-i vefâ-perver gam-ı hasret gibi,
Bir ömürdür geldi geçti neşve-i vuslat gibi.
(Hasret elemi gibi vefalı bir dost bulmadım. Ömrüm bir kavuşma sevinci gibi gelip geçti)
Bezm-i nûşânûş imiş âlem, bulunduk bir zaman,
Gâlibâ bir şeyler içtik bâde-i firkat gibi.
(Bu alem içildikçe içilip gaflete düşülen bir meclis imiş. Galiba bizi haktan uzaklaştıran ayrılık şarabı gibi şeyler içtik.)
Bir azîzü'n-nefse icâbında dâr-ı ibtilâ,
Gelmeli mi'râc için bir pâye-i devlet gibi.
(Azizü’n Nefs olan değerli ve üstün biri için imtihan yeri olmalı ki, gerektiğinde kazanacak olana Mi’rac’a yükseliş için bir basamak olsun.)
Izdırâb-ı dehrden bîzâr olan insân için,
Kûşe-i râhat bulunmaz kûşe-i vahdet gibi.
(Şu zamanda dünyada olan-bitenlerden bıkıp usanan ve rahatsızlık duyan insan için uzlete çekilir gibi yalnız yaşamaktan daha rahat yer bulunmaz.)
Yâr zannettiklerim hep bî-vefâ çıktı Nihâd,
Bulmadım yâr-i vefâ-perver gam-ı hasret gibi.
(Dost ve sevgili sandıklarımın hepsi vefasız çıktı Nihad. (İnsanın kalbine yerleşip peşini bırakmayan) hasret elemi gibi vefalı bir dost ve sevgili bulmadım.)
Çalışkanlığıyla ve edebi dehasıyla bilinen, tanınmış yüzlerce ilim adamı yetiştirmiş ve 1978 senesinde vefat etmiş olan Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan hoca vefadan mahrum bu talihsiz günleri görüp el’an alemde yaşananları görseydi değil vahdet köşesine (uzlete) çekilmeyi belki de ins u cin olmayan dağlara, yerin yedi kat dibindeki mağaralara kaçardı. Gazele dönelim.
Belki de Tarlan Hoca gibi alemde yaşananlardan ızdıraplar çeken dostum, her beyiti çok derin manalar taşıyan bu şaheser şiirin belki de şah beyitinde geçen “Azizu’n Nefs” tabirini tekrar soruyordu. Lisanımız ifade kudreti zayıflamış, anlam vüs’ati daralıp fakirleşmiş bir dile, tefekkür kabiliyetimiz ise körelerek kuş dili konuşan bir nesle dönmüşüz. Sorulan değil bir makale, belki de bir kitap konusu olabilecek genişliği sahiptir. Sabah namazını eda edip tesbihatın ardından Yüce Yaradan’dan istimdad eyledik. İnsanın azizliğine dair hatıra şu manalar geldi:
Sad 75.Âyet: الْعَال۪ينَ مِنَ كُنْتَ اَمْ اَسْتَكْـبَرْتَ بِيَدَيَّۜ خَلَقْتُ لِمَا تَسْجُدَ اَنْ مَنَعَكَ مَا اِبْل۪يسُ يَٓا قَالَ
"Allah: Ey İblis! Ellerimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi."
Gökleri, yeri, altındakileri, üstündekileri ve içindekileri yaratan Allah-u Te’âlâ, Kur’an-ı Hakim’de sadece insan için "ellerimle yarattım" tabirini kullanmış. Bu........