Akrabalık arasındaki ilişkiler İslam literatüründe Sıla-i rahim; olarak ifade edilir.
Sıla-i rahimin anne ve babadan başlayarak yakın ve uzak akrabalara kadar yerine getirilmesinin birçok hikmetleri vardır. Bunlardan biri de insanların bu yolla sahip oldukları imani, ahlaki değerleri ve güzellikleri birbirleriyle paylaşmalarıdır.
Sıla-i rahim, kişinin sadece anne ve babasından başlayarak akrabalarına iyi davranması, onların acılarını ve mutluluklarını paylaşması anlamına gelmez. Aynı zamanda kişi imkanlarını akrabalarıyla ihtiyaç halinde paylaşmalıdır.
"Allah, adaleti, iyi davranmayı ve akrabaya bakmayı emreder; çirkin işleri, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünürsünüz diye Allah size öğüt verir." (Nahl suresi; 16/90)
İstanbul’da ikamet ettiğim için zaman, zaman Memleketim Hatay’ın Yayladağı ilçesini ziyaret eder, sıla-ı rahim yaparak akraba, dost ve arkadaşlarımla hasret gideririm. En son Yayladağı seyahatimde kayda değer en önemli ziyaretim Dudu halamla görüşerek, sohbet ederek hasret gidermemizdir. Rahmetli babamın ifadesiyle Dudu halam ‘evliyadır’. Yayladağı’nda halamı ziyaret etmeyen, onu tanımayan yoktur desem doğru söylemiş olurum. Herkes onun duasını almak ister. Halam 1940’lı çocukluk yılarında yaşadığı bir olayı anlatırken onun maneviyatının yüceliğinin, fıtratının temizliğini muhafaza etmesine bağladım.
Önce 1940’lı yıllarda ülkemizde yaşananlara bakalım:
1940’lı yıllarda Türkiye’de neler yaşandığını araştırdığımızda şu gerçeklerle karşılaşırız. 1940’lı yıllar ülkeyi İsmet İnönü yönetiyor. Ekmeğin karneye bağlandığı, varlık vergisinin uygulandığı, köylünün, çiftçinin hasadının yüzde 25’ini devlete vermek zorunda olduğu yıllar. Şahna bu yıllarda CHP’nin tek parti dönemlerinde köylerden vergi toplayan memurlara verilen isimdir. Şahna köylere gelerek köylünün, çiftçinin hasadının yüzde 25’ini belki daha fazlasını harmandan alarak götürüyordu. 1943 yılında Toprak Mahsulleri vergisi devreye sokuldu. Köylü bu vergiye ‘Yeşil vergisi’ adını takıyordu. 1940’lı yıllarda, köylü para kazanmak........