Bin Derece Daha Muzır

Bir ve İkinci Lem'alar, çok muhtevalı, derin metinler. Sırası gelip de okurken, günlerimi alır; bir türlü okumayı bitiremeyiz. Üniversiteli gençlerle bir araya geldiğimizde "Hocam nefis ve şeytanımıza karşı müessir bir dua olarak, neyi tavsiye edersiniz?" suallerine Birinci Lem'a'nın mevzu ettiği "Seni her türlü noksanlıklardan tenzih ederiz. Gerçekten kendi nefsine zulmedenlerden olduk." mealindeki Enbiya Suresinin 87.Âyetini tavsiye ederiz. Çünkü bu dua, Yunus Aleyhisselam tarafından tecrübe edilmiş ve O'nun necatına vesile olmuştu.

Burada, âyette geçen "kendi nefsine zulmetmek" kısmını epey zaman anlamakta güçlük çekmişimdir."Bir insan, günah işlemekle, ibadeti terk etmekle, hak ve hukuka riayet etmemekle, niçin kendi nefsine zulmetmiş olsun ki?"derdim çoğu zaman. Tâ ki Tabiat Risalesinin hatimesini okuyuncaya kadar.

Birinci Lem'a'da, Yunus Aleyhisselam'ın kurtuluşunun sebepler tahtındaki imkansızlığını anlatan "Esbap bil- külliye sukut etti." cümlesi de çok dikkatimi çeker. Bu cümleyi, yine nurlardan okuduğumuz derslerle "Esbap nerede bil-külliye sukut etmemiş ki?" cümlesi ile tamamlamaya çalışırız.

Gerçekten öyle değil mi? En güçlü ve akıllı sayılan sebep, mesela İnsan, ne göz yapabiliyor ne de güneşi. Ne tırnağının uzamasına engel olabiliyor, ne de saçının. Ne böbreğinin yerini bilebiliyor ne de hafıza kartının büyüklüğünü. Başkalarının yardımıyla hayatını sürdürebildiği gibi, hurdebini bir mikrobun esiri olabiliyor. Neticede aylarca evinden bile çıkamıyor.

Her neyse,........

© Risale Haber