menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cin Suresi Üzerinden Bir Okuma

18 11
21.11.2025

“Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O hâlde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.” (Cin Suresi, 72:18)

Kur’an, yalnızca bir inanç manifestosu değil; aynı zamanda bilgiye, hakikate ve insanın varoluşsal yolculuğuna dair ilahi bir kılavuzdur. Özellikle Cin Suresi, sadece cin varlıklarının Kur’an’a yaklaşımını değil, aynı zamanda vahiy karşısında insanın epistemolojik ve teolojik tutumunu da tartışmaya açar. Bu bağlamda sure, İslam’ın temel öğretilerinden olan tevhid (Allah’ı birleme) ve vahiy temelli bilgi anlayışını ortaya koyar.

Tevhid ve Bilgi Arasındaki Doğrudan Bağ

Cin Suresi, ilk ayetlerinde cinlerin Kur’an’ı dinledikten sonraki tepkisini aktarıyor:

“Gerçekten biz, doğru yola ileten hârikulâde güzel bir Kur’an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.” (72:1–2)

Bu ifade, doğrudan bilgiyle (vahiy) yüzleşmenin, inancı şekillendiren asli unsur olduğunu gösterir. Cinler, öncesinde başka inançlara sahip olmalarına rağmen, vahyin hakikat gücüyle karşılaştıklarında teslim olmuşlardır. Bu da Kur’an’ın yalnızca inananlara değil, bütün idrak sahibi varlıklara hitap eden bir bilgi kaynağı olduğunu gösterir.

Vahyin doğrudan Allah’tan gelmesi, onu insan yorumundan veya uydurma öğretilerden ayırır. Cinlerin şu sözü bunu doğrular:

“Rabbimizin şânı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir.” (72:3)

Burada cinlerin geçmişte sahiplendiği yanlış ve antropomorfik inançlar terk edilirken, Kur’an’ın ontolojik tevhid anlayışını kabul ettikleri görülür. Böylece doğru bilgi (episteme) ile yanlış inanç (zan) arasındaki ayrım........

© Pusula Gazetesi