Güvenmek, zor şeydir! |
Yazarı, birazdan paylaşacağım alıntı hikâyeye ‘Şişe ve Pompa’ adını vermiş; bununla birlikte aktaracağım bu harika metni kimin kaleme aldığını ne yazık ki belirleyemedim. Bilen varsa kaynağıyla birlikte lütfen yasarken@gmail.com’a yazsın, ilk yazımda hem kendisine hem de yazara açık teşekkür göndereyim.
Ben, bu metinden 2025 yılı ağustos ayı biterken değerli eğitim lideri, ilham kaynağım sevgili Mürüvvet Demirtaş’ın gönderisi sayesinde haberdar oldum.
Not almışım ‘Bunu mutlaka okurlarınla paylaş!’ diye.
Eğer 10 dakikanız varsa buyrunuz:
★★
“Bir kervan işçisi çölde kaybolmuş…
Yanına aldığı azıcık yiyecek ve su erkenden tükenmiş. Tam iki gün, bir damla suyu olmadan umutsuzca sıcak kum üzerinde dolaşıp durmuş.
Biliyormuş ki, yakın yerde su bulamazsa, birkaç saat içinde hayatı sona erecek; ama içinde hâlâ küçük bir umut kıvılcımı yanıyormuş.
Bu yüzden aramaya devam etmiş. Vazgeçmemiş…
Belki şu kumulun ardında su bulabilirim diye dikkat kesildiğinde uzakta bir kulübe görmüş. Önce bunun bir serap olduğunu sanmış. Zaten daha önce de çöl, algısını defalarca aldattığı için yine öyledir sanmış. Yine de bu kez inanmaktan başka seçeneği olmadığını biliyormuş. Evet, kelimenin tam anlamıyla bu onun son şansıymış. Kalan son gücünü toplayarak kulübeye doğru yürümüş. Yaklaştıkça, umudu büyümüş ve nihayet…
Kulübe gerçekten oradaymış…
Ama iyice yaklaştığında anlamış ki umut bağladığı kulübe bir virane, yıllar önce terk edilmiş. Yine de içeri girmiş belki birazcık su bulabilirim diye…
Ve işte o an, odanın........