IMF’nin yeni yayınlanmış olan World Economic Outlook raporundaki verileri kullanarak dünyanın ekonomik görümü ve gidişini, analize Türkiye’yi de katarak değerlendirmeye çalışacağım (aksi belirtilmedikçe bu yazıda kullanılan verilerin tamamı IMF, World Economic Outlook, October 2024 Raporundan alınmıştır.)
Öncelikle dünyanın ekonomik görünümünü genel ve özet olarak birisi 1999 yılına diğeri de 2023 yılına ait iki tabloda bir tabloda gösterelim:
1999 ve 2023 yıllarının dünya ekonomik görünümünü karşılaştırdığımızda dikkat çeken konuları sıralayalım: (1) Özellikle Sovyet blokunun dağılmasıyla birlikte IMF’ye yeni üyeler girmesiyle üye sayısı 184’den 196’ya yükselmiş bulunuyor. (2) Gelişmiş ekonomi sayısı 28’den 41’e yükselmiş bulunuyor. (3) Gelişmiş ekonomilerin dünyadaki ağırlığı azalırken gelişmekte olan ekonomilerin ağırlığı artıyor. Örneğin dünya toplam GSYH’si içinde gelişmiş ekonomilerin payı 1999’da yüzde 57,4 ve toplam ihracattaki payı yüzde 63,7 iken bunlar 2023’de sırasıyla yüzde 40,7 ve yüzde 61,8’e gerilemiş bulunuyor. (4) Bugün batı dünyasının lideri konumunda bulunan ABD zemin kaybederken doğru dünyasının liderliğine oturmuş görünen Çin ciddi biçimde zemin kazanıyor. (5) Gelişmekte olan ülkeler arasında zemin kazanan bir başka ülke Hindistan. O da Çin gibi hızla dünya sahnesine ağırlığını koyuyor. Rusya ve Türkiye de onları izliyor.
Özetle söylemek gerekirse dünyada ekonomik gücün ağırlık merkezi değişiyor. Yirmi birinci yüzyılın ikinci yarısı tamamen farklı dengelere ve ekonomik ilişkilere sahne olacak gibi duruyor.
Aşağıdaki tabloda dünya, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’ye ilişkin başlıca ekonomik göstergelerin 2023 yılı kesin sonuçları ile 2024 ve 2025 yılı tahminleri yer alıyor:
Bu tabloda üzerinde durulması gereken konulara değinelim: (1) Büyüme hız kesmiş olsa da devam ediyor. Gelişmiş ülkeler yüzde 2’nin, gelişmekte olan ülkeler yüzde 4’ün altında büyüme kalıbına yerleşmiş görünüyorlar. Türkiye’nin, uyguladığı dezenflasyon programı bu ortamda Türkiye’nin büyümesini içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler grubunun altına düşürmüş bulunuyor. Buna karşılık Türkiye’nin GSYH’si ve kişi başına geliri görünen büyümesine göre daha hızlı artıyor. Bu ilginç görünümün enflasyondan daha düşük hızla artan kurdan (bir başka ifadeyle kur baskılaması yaklaşımından) kaynaklandığına daha önceki yazılarımda birkaç kez değiniştim.[i] (2) Türkiye böylece yüksek........