Güldem Atabay: Türkiye Ekonomisi – CHP’nin Büyük Zaferi, AKP’nin Görünenden Büyük Çaresizliği

Pazar günü geride bıraktığımız yerel seçimin sonuçlarını aylarca tartışacağız. Aynı tartışmaları siyasi partiler de yapacak. İYİ Parti’yi sahneden silip DEM’lilerin büyükşehirlerde desteğini alarak muhalefet seçmeninin neredeyse tek adresi haline gelen CHP, başarısının arkasındaki hikâyeye odaklanacak. 1989-1991 döneminin tekrar etmemesi ve büyük zaferini kalıcı hale getirmek gayret isteyecek. Sosyal, şeffaf, ayrıştırmacı olmayan, hükümetin açtığı ekonomik yaraları sarmaya odaklı İstanbul-Ankara modeli belediyecilik anlayışını, kazandığı 35 ilde standart hale getirmeye yoğunlaşacak. Liderlik konusunda olası çatışmaların önüne geçerek CHP’deki değişimi yerleştirmeye çabalayacak.

AKP’de ise sular çok zor durulacak. Sadece bir siyasi parti olarak AKP içinde değil, AKP’li kamu bürokratları için de zor bir dönem başladı Pazar gününden sonra. AKP’li kurmaylar 22 senelik iktidarında sandık polemiklerine dahi giremeyecekleri ölçekte alınan yenilginin analizini yaparken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da faturanın parti içinde kimlere kesileceğine karar verecek. Seçimin hemen ardından yapılan MYK’dan basına yansıyanlara göre Cumhurbaşkanı epik başarısızlığı “yüksek enflasyona ve AKP kadrolarına yerleşen kibir hastalığına” bağladı. Her iki kavram da doğru görünmekle birlikte, önümüzdeki dönemi öngörebilmek adına biraz detaylandırılmaya muhtaç.

Fatura Neden Mart 2024 Seçiminde Kesildi?

CHP nasıl kazandığının, AKP neden kaybettiğinin hesabını yaparken seçmenin tavrını 10 ay içinde 180 derece çeviren faktörleri biraz açmakta fayda var. Kötü ekonomik şartların iktidara faturasını neden Mayıs 2023 seçimlerinde değil de Mart 2024 yerel seçimlerinde kestiğini iki ana neden bağlamak mümkün.

İlki, Mayıs 2023 seçiminde esas konunun Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın varlığı ya da yokluğu üzerine olmasıydı. AKP’li seçmen yaşadığı ekonomik zorluklara rağmen Erdoğan’dan vazgeçmek istemedi. İkinci neden de geçen seçimde yaşanan ekonomik zorluklar ve yüksek enflasyonun maaş artışları ile sık sık telafi edilmesi, popülist harcamalarla seçmenin ağırlaşan yaşam şartlarının kısmen hafifletilebilmesiydi.

Geçen seçim öncesi dönemde politize olan Merkez Bankası yönetimi ağır ölçüde döviz rezervi yakarak TL’yi baskı altında tuttu. Aşırı düşük faiz sayesinde vatandaş borçlanarak tüketmeye devam etti. Böylece tüketici güveni düşmedi, seçmen sanal bir bahar havası içinde sandığa gitti. En ağır ekonomik şartlar barınma ve gıda harcamaları altında ezilen büyük şehirlerdeydi. Anadolu’da asgari ücret artışının enflasyonun üzerinde tutulması sayesinde yaşam maliyeti krizi daha sınırlı hissedildi. Tüm bunlar Mayıs 2023 seçmen tercihinde etkili oldu.

Mart 2024 yerel seçimlerindeyse seçmen açısından bambaşka bir ekonomik tablo vardı. Haziran 2023’te gelen Şimşek ve ekibi şiddetli bir ödemeler dengesi krizini aşabilmek için önce TL’yi serbest bıraktı. Temmuz’da geniş bir KDV oranı artırımı düzenlemesi yaptı. Her iki adım da hızla enflasyonu patlattı. Geçen yaz........

© Para Analiz