Basın tarihi: Aynı suda bin kere yıkanmak…

Türkiye, Kürt politikasında sürekli tekrar ettiği zigzagları yeniden yaşıyor.

Bir “Apo, Meclis’e gelsin”, bir kayyumlar…

Kürt meselesini çözmek istiyorlar da bunu demokrasi ve hukuk olmadan yapmak istiyorlar.

Anladığım kadarıyla “demokrasi ve hukuk” kırmızı çizgileri, “her şeyi yaparız, Apo’yu Meclis’e de getiririz yeter ki demokrasi ve hukuk istemeyin” der gibiler.

Bu sefer “Apo’yu Meclis’e getirmek” gibi yeni bir çizgiye çektiler pazarlığı ama anlayış eski anlayış.

Daha önce de “çözüm süreçlerini” epey yaşadık.

Ben de Basın tarihi için 15 yıl önce “Kürt açılımında” neler oldu diye baktım.

***

Önce medya üzerinden kronolojik bir döküm yaptım.

> 1 Ocak 2009, TRT 6 Televizyonu 24 saat Kürtçe yayına başlaması.

> 24 Şubat 2009, Ahmet Türk Kürtçe konuşmaya başlayınca TRT’nin canlı yayınını kesmesi.

> 17 Mayıs 2009, Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘tarihi fırsat’ açıklaması.

> 1 Ağustos 2009, Beşir Atalay’ın gazetecilerle Kürt Açılımı Çalıştayı düzenlemesi.

> 19 Ekim 2009, 34 kişilik PKK’lı grubun Habur’da teslim olması.

> 10 Kasım 2009, Meclis’te ‘Kürt Açılımı’nın tartışılması.

> 11 Aralık 2009, DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması.

> 24 Aralık 2009, Kapatılan DTP’nin yerini alan Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) Meclis’te grup kurması.

***

Bu gelişmeleri TİHV 2009 Raporu nasıl değerlendirmiş, ona da baktım.

Eleştirilerini teker teker altını çizdim:

“2009 yılında siyasî gündemi işgal eden önemli bir gelişme, AKP Hükümeti’nin özellikle 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri sonrasında başta Kürt Sorunu olmak üzere, hükümet tarafından kimlik eksenli tanımlanan bir dizi sorunun çözümünü hedefleyen ‘açılım’ hareketidir. Bu açılım hareketi toplumda demokratikleşmenin ve AB’ye........

© P24