Basın tarihi: “Askeri vesayet mi, sivil vesayet mi?”
“8-25 Ekim 1993 tarihleri arasında General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda Kulp ve Muş’a bağlı dağınık köy ve mezralardan çok sayıda köylü gözaltına alındı.
Askerlerin konuşlandığı Kulp Alaca köyü yakınlarındaki alana götürülen köylüler iki hafta kadar süren operasyon boyunca burada tutuldu.
Köylülerden bazıları süreç içinde serbest bırakıldı.
Operasyonun son gününe kadar tutulan 11 köylüden ise bir daha haber alınamadı.”
Ailelerin olağanüstü çabası sonucu, gözaltına alınan 11 alınan köylünün nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğü hukuksal süreçlerde berraklaşsa da mutadı üzere sinsi bir irade dosyayı zaman aşımına uğrattı.
Cumartesi Anneleri, bu cumartesi bu 11 köylü vatandaşın anısına toplanmışlardı.
***
Ertuğrul Özkök’ün aynı güne denk gelen yazısında “Hangisi daha kötü; askeri vesayet mi, sivil vesayet mi?” sorusuna rastladım.
Tasarladığım yazıyı da haftaya bıraktım.
Özkök şunları yazıyordu:
“12 Mart, 12 Eylül askeri vesayet dönemlerinde aynı otobüste olan insanlar, 1990’lı yıllarda otobüslerden indikten sonra şimdi aynı düğünde bir araya gelmişlerdi.
Şöyle bir baktım, o yıllar hepimizden epey şey götürmüş.
Kadere bakın ki, bu defa sivil bir vesayet döneminde sanki yine aynı otobüste gibiydik…”
***
Ve şöyle devam ediyordu:
“Hangisi fazlaydı: ‘Yetmez ama evetçi’ mi, ‘hayırcı’ mı?
Anlayacağınız oldukça ağırlıklı bir ‘Yetmez ama evet’ kadrosu da vardı düğünde.
Hâlâ benim gibi ‘Hayır’ diyenlerin sayısı da onlardan az değildi.
Gece boyunca ‘Yetmez ama evet’ konusu hiç açılmadı.
Çünkü artık hepimiz ‘bir başka düğün’ gecesindeydik…
Artık yaşlarımız 70’leri geçiyordu ve askeri vesayetleri yaşamış bir nesil olarak şimdi sivil vesayet neymiş onu hep birlikte öğreniyorduk.
Gecenin sorusu: Hangisi daha kötü; askeri vesayet mi, sivil vesayet mi?
Hangisi daha kötü derseniz…
Cevabını biliyorum ama yerin ve zamanım doldu,........
© P24
visit website